Sudan bölündü, Tunus karıştı; Mısır diken üzerinde, Lübnan kırmızı alarm sınırında...

A -
A +

Türkiye'deki pek çok entel-dantel kalem, heykel meselesi, içki meselesi ve dikkat buyurunuz hiç olmayan "kız-erkek öğrenci arasında 45 santim mesafesi..." gibi eften-püften ve saçma sapan konularla uğraşırken, İslam Dünyasında çok trajik hadiseler cereyan ediyor!.. Sömürgeci küresel güçler, bütün imkân ve kabiliyetleri ile İslam ülkelerini kontrol etmek, edemediklerini de bölüp parçalayarak bu kıvama getirmek için aralıksız çalışıyor. Ne yazık ki, çoğu kez başarılı oluyorlar. 1990'lı yılların sonunda, Doğu Timor adaları Endonezya'dan koparılmıştı... 1962'den beri devam eden bir benzer kirli iç savaşla da , nihayet Güney Sudan ana vatandan koparıldı. Geçen pazar günü başlayan ve bugün tamamlanması beklenen referandum sonuçları şubat ayı ortasında resmen açıklanacak ama, netice şimdiden belli. Güney Sudan artık koptu... ABD eski Başkanı Jimmy Carter (kendisi Güney Sudan'da on küsur yıl boyunca misyoner olarak çalıştı...), eski Cumhuriyetçi Başkan adayı John Kerry, sinema sanatçısı George Cloony ve daha başkaları, gözlemci olarak Sudan referandumunda boy gösteriyor. ABD en büyük elçilik binasını Sudan'da inşa ediyor. Gerisini anlayınız. Maalesef Türk entelijansiyası, Sudan'da olup bitenden çok habersiz. O kadar habersiz ki, kimi kıdemli; ünlü dış politika yazarları bile, mesela Darfur ile Güney Sudan meselesini birbirine karıştırıyor!.. Oysa dünyanın bütün misyoner ve kilise teşkilatları Sudan'da üstlenmiş durumda. Google'den internete girip görebilirsiniz, Kuzey-Güney ve Batı Darfur coğrafyası tek tek bütün köy ve mezralarına kadar, en ince detayıyla haritalara işlenmiş durumda... Güney Sudan'ın kopmasıyla iş bitmiyor. Esas mesele belki de şimdi başlıyor. Ve bütün Afrika kıtası için bir felaket sürecinin işaret fişeği atılmış oluyor. Sudan Afrika'nın en geniş ülkesi idi. Sırada en kalabalık ülke olan Nijerya ve iç savaşın tam bir felaket hâlini aldığı Somali var!.. Ve Tunus... Zeynel Abidin bin Ali'yi ilk kez 1987 yılı 9 Eylül'ünde Libya'nın Başkenti Trablusgarp'ta görmüştüm. O zaman henüz devlet başkanı değildi. Ama aynı yılın 7 Kasımı'nda Burgiba'nın yerini aldı ve o tarihten itibaren Tunus'ta pek çok şeyin adını "7 Kasım" olarak değişmeye başladı. 1987'de Kaddafi "Kardeş Ülke" Tunus vatandaşlarına sınırı tamamen açmıştı. Ama işsizlikten bu ülkeye akın eden en az bir milyon kişi, büyük hayal kırıklığına uğramıştı. Libya'da amele pazarında, aç bîilaç yevmiye ile çalışacak iş bekliyordu... Geçen ekim ayının ilk yarısında Tunus'ta bir hafta geçirdim. Görünürde işler yolunda idi. Tunus Kuzey Afrika'nın en stabil ülkesi idi. Resmî rakamlara göre ekonominin durumu da iyi idi!.. Hatta Tunuslu yetkililer pek çok sahada Maastricht ilkelerini yakaladıklarını iddia ediyordu... Ama gerçek öyle değildi ne yazık ki!.. İkinci Burgibalığa soyunan Bin Ali ve aile efradının, ülkeyi bir çiftlik gibi yönetmesi; yüzde 14 civarındaki işsizlik (genç nüfus için bu oran yüzde otuzlara varıyor...) ve genel olarak fakirlik-yoksulluk, sonunda Tunus'un sigortalarını attırdı. Bin Ali, S. Arabistan'a kaçtı. Ama iç karışıklıklar sürüyor. Onlarca kişi hayatını kaybetti... Temennimiz ülke daha fazla tahrip olmadan, daha fazla can kaybı olmadan işlerin yoluna girmesi... Mısır'da da durum son derece kritik. Hüsnü Mübarek'in otuz yıllık otoriter yönetimi, halkı canından bezdirmiş. Ülkedeki iki milyonluk polis gücü, ordu mevcudunun da üzerinde. Yani tam bir Polis Devleti söz konusu. Bugüne kadar polis gücü ile, muhalefet her seferinde susturuldu ve ekarte edildi. Ancak Tunus'taki gelişmeler, Mısır'ı da tetikleyebilir!.. Mısır ve Lübnan için ayrı yazılara ihtiyaç var. Salı ve sonrasına...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.