Türkiye'de durduk yerde çıkarılan and içme krizi gündemi işgal ederken, dünyada çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Neyse ki, 61. Hükümet'in programı geleceğe dönük büyük ümitler veriyor. Türkiye'nin rasyonel, çok yönlü ve dinamik bir dış politika ile bölgesel ve küresel meselelere dair, güçlü ve kararlı bir tavır ortaya koyacağı hususundaki beyan ve taahhütleri önemli... Özellikle Başbakan'ın ağzından dökülen şu ifadelerin altını çizmek isterim: "İsrail, uluslararası hukuka aykırı olarak Mavi Marmara gemisine yaptığı silahlı baskından ötürü, Türkiye'den resmen özür dilemedikçe, katlettiği dokuz Türk vatandaşı için tazminat ödemedikçe ve Gazze'ye karşı uyguladığı ablukayı kaldırmadıkça, ilişkilerimizin düzelmesi söz konusu olamaz..." Evet budur. Haftalardır İsrail cenahından dünya kamuoyunu yanıltmaya dönük atraksiyonlara, verilecek en doğru ve etkili cevap budur. İşte bu tavır, geleceğin Türkiye'si için en doğru tavırdır. Güven vericidir. Tavır bu olduktan sonra, BM'den Mavi Marmara için çıkacak rapor ne olursa olsun fark etmez!.. Fark etmez, zira ABD her zamanki gibi, İsrail'i korumak ve kollamak için, eylül ayında Filistin devletinin bağımsızlığı konusunda; BM Genel Kurulu'nda oylama yaptırmamak için, tehdit üstüne tehdit savuruyor. Ama Türkiye çok önceden Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün ağzından, oyunun rengini açıkladı bile. Evet, Türkiye, Filistin halkının yanındadır. İşin esası budur. Gerisi konunun teferruat kısmıdır. AFRİKA'DA YENİ BİR DÖNEM... Kara kıta'nın en geniş ülkesi (idi) Sudan'dan 590 bin km2'lik bir toprak parçası (Fransa'nın yüzölçümünden daha büyük bir alan...), dünden itibaren fiilen koptu. Ve böylece Afrika'da yepyeni bir dönem başlıyor. Bakalım sırada hangi ülkeler olacak... Aralıklarla tam 39 yıl süren iç savaş, hakikaten sona erecek mi? Zira Sudan'da yeni çatışma alanları olarak, petrol bakımından son derece zengin bir yer olan Abiyei ve Güney Kurdofan bölgeleri fokurduyor! Bu arada, yüksek petrol rezervlerine sahip, yeni devlet Güney Sudan'a küresel aktörler çoktan çöreklendi bile. Altmıştan fazla etnik gruptan oluşan ve yüzde 85'i okuma yazma bilmeyen nüfusuyla Güney Sudan, problemler yumağını nasıl çözecek ki? İslamiyet, Hristiyanlık ve putperestliğin birçok çeşidine mensup halkın arasında birlik-bütünlük nasıl sağlanabilecek mesela? Sudan'ın bölünmesi, Afrika'nın başına çok büyük yeni problemler saracak... Bunların başında da Nil Nehrinin suları geliyor. Ve İsrail ile Amerika bu konunun tam göbeğinde yer alıyor iyi mi!.. Yıllardan beri Mavi Nil sularına dair Etiyopya ile yürütülen gizli açık görüşmeler... Nil Nehri sularının tamamını paylaşan Mısır ve Sudan arasındaki 1959 Su Anlaşmasının geleceği... Beyaz Nil'in yukarı kıyıdaş ülkelerinin bugüne kadar karşılanmayan talepleri vs. vs... Bu çetrefil problemler ayrı yazı konusu...