Türkiye'nin son haftalardaki gündemine bakınız; medya organlarında en fazla yer kaplayan olaylar hangisi acaba? İzin verirseniz ben sıralayayım; 1- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile şarkıcı Bülent Ersoy arasında geçtiği iddia edilen para konusu ve bunun etrafındaki spekülasyonlar. 2- Şarkıcı ve sunucu Hülya Avşar ile eski eşi Kaya Çilingiroğlu'nun öteden beri basına konu edilen evliliklerinin seyri ve onu etkileyen diğer olaylar. 3- Bir manken ile onun eski sevgilisi olduğu söylenen bir basketbolcunun karıştığı iddia edilen tuhaf olaylar zinciri.... İşte haftalardır Türk kamuoyunun büyük bölümü, bu olaylarla yatıp kalkıyor!.. Televizyon reytinglerine bakıldığında bu durum şüpheye yer vermeyecek şekilde görülüyor. Peki acaba halkımız gerçekten ve bütünüyle magazin dünyasının esiri mi oldu? Yahut mahiyeti ne olursa olsun, meselelerin dikkat çekici hale gelmesi için, ille de bunu bir tarafından magazine bulaştırmak mı gerekiyor? Bir de şöyle soralım; ilgisi bulunsun bulunmasın, her meseleyi ayağa düşürebilmek ve gerçek mecraından saptırmak gayesiyle veya bununla diğer bazı gelişmeleri perdelemek için mutlaka magazin kılıfına mı sokmak lazım?! Şimdi bir de başka açıdan bakalım bu gündem maddelerine? Toplumun büyük kısmı, hatta çok da uyanık geçinen medyanın önemli bir kesimi bu olaylarla meşgul edilirken, acaba başka satıhlarda ne gibi senaryolar sahneye konuluyor?.. Mesela Deniz Baykal, Bülent Ersoy vasıtasıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken, acaba bu ülkede, Deniz Baykal'ı da konumu itibariyle yakından ilgilendiren ne gibi ekonomik değişiklikler oldu? Hıı?! Biraz araştırırsanız çabuk bulursunuz. Peki Deniz bu gelişmelerle ilgilenebilme fırsatı buldu mu acaba? Cambaza bak cambaza hikayesi var ya... İşte öyle bir şey. İnsanlarımızın dikkati profesyonelce ilgisiz alanlara teksif edilmişken, yani ipteki cambazı ağzı açık vaziyette seyreden vatandaşın cüzdanını cebinden almak çok kolay oluyor. Bu yöntem Türkiye'de ne yazık ki uzun zamandan beri hep uygulanıyor. Ve ne yazık ki, her seferinde de buna kananların sayısı çok oluyor. Bütün uyarılara, bütün acı derslere rağmen, yine de vatandaşların dikkatini uyanık tutmak mümkün olmuyor. İyi de, bu durum daha ne kadar devam edecek? Yani başka uyanıklar, buldukları bu madeni daha ne kadar böyle kolaylıkla deşmeyi sürdürecek?! Ben yukarıda kamuoyunu en fazla meşgul eden sadece üç olayı sıraladım. Elbette bunların sayısı üçle sınırlı değil. Biraz yakından bakın bakalım daha neler var, neler... Ama dikkat etmemizi şart kılan husus, bu gibi olayların gölgesinde pişirilen başka şeyler. Onları bulup ifşa edebilirsek, insanları af buyrun enayi yerine koyanların işi zorlaşacak en azından... Bakalım toplum olarak bunu yapabilecek miyiz? Halkımız, dini duyguları sömürerek veya etnik konuları ajite ederek ülke huzurunu bozmaya çalışanlara karşı hayli dikkatli. Farkında iseniz yapılan tahriklerin büyük kısmı boşa çıkıyor. Bu önemli ve sevindirici. Bir de siyasi ve ekonomik alanda sun'i gündemlerle insanlarımızın zihnini çelme veya kurulan tezgahları gizleme konusunda bu dikkatler ayağa kaldırılabilse pek çok şey kendiliğinden hallolacak. Ama yukarıda da belirttiğimiz gibi maalesef bu konularda "Cambaza bak cambaza!.." yöntemi hâlâ geçer akçe. Bilmem işin püf noktası anlaşılıyor mu? Anlaşılmıyorsa gazete ve televizyon haberlerini, konu mankenlerini, bu meseleleri ikide bir gündeme sokan kişileri ve kuruluşları daha değişik bir gözle incelemelisiniz. Belki o vakit daha rahat işin farkına varırsınız... İZİN: Not; Sevgili okuyucularımız, izniniz olursa yazılarımıza bir süre ara vereceğiz. Yeniden buluşmak dileğiyle.