Suriye'de Mart ayı ortalarında başlayan olaylar, çok vahim boyutlara tırmandı... AB Dış politika komiserinin son beyanatı da, durumun ne derece ürkütücü olduğunu vurguluyor. Libya'da olduğu gibi, Suriye'de de yabancı odakların işe karıştığı; ülkeyi istikrarsızlaştırmak ve bölmek için hummalı bir faaliyet içinde olduğu biliniyor. Ancak olay yalnızca bundan ibaret değil. Yabancı unsurların ülkeyi karıştırdığı iddiasıyla, Suriye Yönetimi de acımasız biçimde, gösteri yapanları ve top yekun rejim muhaliflerini eziyor! Ölü sayısının çoktan bini aştığı belirtiliyor. Bunun yanında binlerce Sünni genç erkek (18 -45 yaş arası), gece yarısı evlerinden toplanarak hapishanelere dolduruluyor. Hama katliamının faili Baas Rejiminin işkence ve zulüm konusundaki sicili ortada. Yani muhaliflere nasıl davrandığı rahatlıkla tahmin edilebilir. Şimdiye kadar olumlu anlamda, sadece 48 yıldır devam eden sıkıyönetimi yürürlükten kaldıran Suriye Yönetimi, ülkenin İsrail ile savaş halinde bulunmasını ve dışarıdan yapılan gizli - açık müdahaleleri bahane ederek, gerekli reformları bir türlü hayata geçirmiyor. Ortamı yumuşatacak yeni seçim kanunu, yeni siyasi partiler kanunu ve basın hürriyeti kanunu, yapılan vaatlere rağmen, bir türlü çıkmadı. Reformlar geciktikçe, gerginlik de önlenemez biçimde artıyor. Hükümet kaynakları sürekli olarak gecikmeye kılıf bulmaya çalışıyor. Ama inandırıcı olamıyor... Bu arada başta eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdülhalim Haddam ve Beşşar Esad'ın amcası Rıfat olmak üzere, rejimin bazı eski ortaklarının yurt dışından yürüttükleri faaliyetleri devamlı gündeme getirip, esas yapılması gereken işleri geri plana atıyor. Suriye'yi karıştırmak isteyen güçlerin varlığı bilinmeyen bir şey değil. Ancak Suriye rejimi, Nusayri azınlığın diktasıyla yola devam etme ısrarını sürdürdüğü müddetçe, ülkeye huzur ve sükunetin gelmesi imkansız. Esas ürkütücü durum ise, giderek bir mezhep çatışmasının kızışmasıdır. Suriye'de hali hazırda, üç ayrı politik yapı söz konusu. Birincisi statükonun devamını isteyen Nusayri azınlık. İkincisi reform ihtiyacını kabul etmekle beraber, işi ağırdan alarak zaman kazanmaya ve böylece durumu idare etmeye çalışanlar. Beşşar Esad'ın da tutumu bu yönde. Bir de hemen reform isteyenler... Başta ülkedeki kahir ekseriyet olan Sünniler, bu kategoride. Özetle, mevcut rejimin aynen devam etmesi artık imkansız. Türkiye, sürekli olarak Cumhurbaşkanı Esad ve ekibine reform için telkinlerde bulunuyor; Şam'a uzmanlar göndererek, bunun için fiilen katkıda da veriyor. Bu tavırdan dolayı Türkiye, muhaliflerin eleştirilerine de maruz kalıyor. Ama Türkiye, en geniş sınıra sahip olduğu ve yüz binlerce vatandaşının akrabalık bağları bulunan bu komşu ülkede, durumun kontrolden çıkmaması için, azami dikkati sarf ediyor. Ama durum çok kritik!