Suriye kontrolden çıkmak üzere!..

A -
A +

19 Mayıs 2011'de bu köşede, 'SURİYE KONTROLDEN ÇIKARSA...' başlığı ile bir yazı kaleme almış ve olayların vahim boyutlara vardığını, şayet bu şekilde tırmanma devam ederse, durumun tamamen kontrolden çıkabileceğine dikkat çekmiştik. Ne yazık ki geçen iki buçuk haftalık sürede, olaylar ürkütücü biçimde genişledi ve artık dönülmez noktaya vardı. Yani kontrol imkânsız gibi... Önceki gün, Türkiye sınırının sadece 20 km ötesindeki Cisr El Şuhur kasabasında, güvenlik güçlerinin göstericilere ateş açtığı ve en az 27 kişinin öldüğü haberi ajanslara düştü. Tıpkı Cuma günü Hama'da, aynı şekilde altmıştan fazla göstericinin öldürülmesi gibi... Ancak dün çok daha korkutucu bir haber geldi. Suriye resmî televizyonunun haberine göre, Cisr El Şuhur'da; güvenlik güçlerine kurulan pusu neticesinde, 120 polis hayatını kaybetmişti. Tahmin edileceği üzere bunun hemen ardından, adı geçen kasabanın tanklarla kuşatıldığı haberleri gelmeye başladı... Şimdi daha büyük bir katliamın vukua gelmesinden korkuluyor. Zira Suriye rejiminin geçmişindeki Hama katliamı (kırk bin kişi öldürüldü.), hâlâ hafızalarda canlılığını koruyor! Acaba Suriye'de gerçekten neler oluyor? Hükümet kanadının sürekli olarak tekrarladığı iddia şu: Silahlı teröristler polis ve askerlere, hatta sivil halka ateş açıyor. Bu iddia kısmen doğru olabilir. Zira Suriye'yi karıştırmak isteyen dış güçlerin varlığı sır değil. Ancak diğer taraftan ülke dışına sızan görüntülerde, polis ve askerlerin sadece gösteri yapan vatandaşların üzerine ağır silahlarla nasıl ateş açtığı, yakaladığı göstericilere nasıl acımasızca davrandığı, işkence yaptığı da görülüyor. Öldürülen sivillerin bedenlerindeki tahribat, yapılan vahşetin büyüklüğünü her yönüyle sergiliyor!.. Dolayısıyla Suriye'deki azınlık rejimi asla inandırıcı değil. Dahası bu rejim şimdiye kadar tercihini hep baskı ve şiddetten yana kullandı. Ama artık bu şiddet ve zulüm, sürdürülemez noktaya geldi. Uluslararası müdahalenin eli kulağında. Fransa, Suriye rejimi aleyhine BM'den karar çıkarmaya çalışıyor. Bunun bir adım ötesi de zaten Libya benzeri müdahale... Libya'da iç savaş bütün şiddetiyle devam ediyor. Akli dengesi yerinde olmayan Kaddafi, hâlâ şuursuzca direniyor ama; NATO Genel Sekreterinin de söylediği gibi, "O artık tarih oldu..." Gitmesi an meselesi. Fakat Libya altyapısı öyle bir yıkıma uğradı ki, elli yılda belini doğrultamaz! Yemen de aynı şekilde iç savaşın eşiğinde, hatta içinde... Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) barış planını son anda imzalamaktan vazgeçen Ali Abdullah Salih, Başkanlık Sarayına yapılan silahlı saldırıda ağır yaralandı ve tedavi için S. Arabistan'a götürüldü. Vücudunun yüzde kırkı yanan Salih de artık tarih oldu diyebiliriz... Bütün bu felaketleri gören Beşar Esad, acaba yaşanan örneklerden ders çıkarabilecek mi? Çok zor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.