Dün, Suriye sınırından gerilimi arttırıcı sıcak haberler peş peşe geldi. Kilis'teki konteyner kent yakınlarında, Suriye askerleri ateş açıp bazı sivilleri yaraladı. Bunu gören sığınmacılar kamp bariyerlerini aşarak yaralılara yardıma koştu. Çıkan keşmekeşte bir bayan görevlimizin de yaralandığı bilgisi geldi... BM Özel Temsilcisi Kofi Annan bugün Hatay'a geliyor. Suriye Yönetimi, bugüne kadar olduğu gibi, verdiği sözü tutmadı. Tam aksine şiddeti tırmandırıyor. Gelen haberlere göre, yalnızca önceki gün hayatını kaybeden insan sayısı 150!.. Bu arada Türkiye'ye sığınanların sayısı hızla artıyor. Bütün bu gelişmeler, Suriye'ye uluslararası bir müdahaleyi kaçınılmaz kılacak gibi görünüyor. Nitekim Türkiye bu konuda net açıklamalar yapmış bulunuyor. Kofi Annan'ın son açıklamaları da, Suriye Yönetimi ile bu meselenin beklenen şekilde çözülemeyeceğinin yeni bir işareti. Dolayısıyla Baas rejimi tam anlamıyla köşeye sıkışmış durumda. İşte tam bu sıralarda Şam Yönetimi, zaman kazanmak ve pozisyon alabilmek için değişik provokasyonlara girişebilir. Türk tarafını kışkırtarak, erken bir eyleme zorlamak isteyebilir. Suriye topraklarında bir tampon bölgenin kurulması, insani yardım için koridor açma, uçuşa yasak bölge oluşturma gündeme gelecektir. Bunların uluslararası normlara uygun biçimde hayata geçirilmesi şart. Bunun için, BM başta olmak üzere, ilgili mercilerin desteğini almak ve operasyon safhasının da mutlaka beynelmilel bir koalisyon marifetiyle gerçekleştirilmesi gerekiyor. Aksi halde tek başına girişilecek bir harekâtın, çok büyük riskleri söz konusu. Çaresiz kalan Şam Yönetimi, böyle bir şeyi can simidi olarak görür! Zira, böyle bir durumda, İran ve Lübnan kozlarını da devreye sokarak, bölgesel bir yangın başlatmak, Beşar Esad ve şürekası gibi yolun sonuna gelmiş birileri için son çare olabilir!.. Türkiye, aksi yöndeki kimi görüşlere rağmen, Suriye krizini şimdiye kadar oldukça başarılı yönetti. Rusya ve İran'ın ve ikinci derecede Çin'in karşı cephedeki faaliyetleri, Esad Rejimine zaman kazandırdı. Ancak bundan sonrası için bu cephe daha az etkili olabilecektir. Zira Suriye'de Yönetimin işlediği insanlık suçları, artık dünya tarafından göz ardı edilemeyecek noktaya tırmanmış bulunuyor. Suriye'ye beynelmilel müdahale artık kaçınılmaz. Bütün mesele bu müdahalenin niteliği ve nasıl gerçekleştirileceği... Suriye muhalefetinin birleşmesi ve dışarıdan lojistik destek ve silah yardımı yapılması halinde, daha kolay ve çabuk sonuç alınabilir. Bugünkü dağınık yapısıyla ve henüz doğru dürüst yardım almadan Baas rejimini bu kadar zorlayabilen muhalefet, doğru bir strateji ile başarıya ulaşabilir. Suriye halkının kahir ekseriyeti, Türkiye'nin gayretlerini büyük minnet ve takdirle izliyor. Şüphesiz bu atmosfer önemlidir. Ama Türkiye'nin Suriye halkı ve genel olarak Arap Âlemi nezdinde olumlu imajını bertaraf etmek için, tetikte bekleyen pek çok odağın olduğunu da unutmayalım. İşte bu yüzden de, şu sıralarda meydana gelebilecek değişik provokasyonlara karşı, her zamankinden daha çok dikkatli olmak gerekiyor. Aman dikkat!