Birkaç hafta evvel bu köşede, "Suriye kontrolden çıkmak üzere..." diye yazmıştık. Maalesef artık kontrolden çıkmış bulunuyor... Bugüne kadarki yarım düzine savaşta hiçbir ciddi varlık gösteremeyen, tam aksine İsrail'in her fırsatta patakladığı Suriye Ordusu, kendi silahsız ve savunmasız halkına karşı canavar kesilmiş durumda! Der'a, Humus, Deyr -Ez Zour'da, ölü sayısı 30-40, 60-70- 80 rakamlarıyla telaffuz ediliyor. Ama en büyük katliam Hama şehrinde yaşanıyor. Sadece bir günde verilen ölü sayısı, 130'dan fazla... 1982'de baba Esad ile amca Rıfat'ın burada yaptığı katliamı (toplam kırk bin kişi öldürülmüştü), bugün Beşar ile kardeşi Mahir tekrarlıyor!.. O zaman Soğuk Savaş düzeni hüküm sürdüğü için, dünya korkunç katliama sessiz kalmıştı. Ama artık devir tamamen değişti. Dünya sessiz kalmıyor ve de kalmayacak. Libya örneği canlı olarak gözler önünde. "Ev ev arama yapıp asileri fare gibi yakalayacağız..." diye tehdit savuran Kaddafi, şimdi kendi girdiği delikten kafasını çıkaramıyor. Çıkardığı anda kurşun veya bombayı yiyebilir çünkü... Türkiye başından beri, Suriye Yönetimine yardımcı olmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ancak beklediği karşılığı ne yazık ki bugüne kadar alamadı. Esad ve ekibi, giderek tersi yönde işi tırmandırıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, son uyarıları yapmak üzere bugün Şam'da olacak. Bakalım muhatapları kendisini gerektiği gibi dinleyecek ve anlayacak mı? Başbakan Erdoğan'ın iki gün önce, katliama seyirci kalınamayacağına dair hayli sert tonda söylediği sözler, karşı tarafı çok rahatsız etmişe benziyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanından da daha etkili ve yetkili konumda bulunan Suriye Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Bayan Buseyna Şa'ban, dost ve komşu ülkenin tamamen insani maksatla yaptığı samimi uyarıları; hükümranlık meselesine dökerek, neredeyse bir meydan okumada bulundu. Ama kazın ayağı öyle değil. Şam'daki idareciler, besbelli dünyanın gidişatını doğru okuyamıyorlar, belki de pusulayı tamamen şaşırmış durumdalar. Sahi Esad ve ekibi, yüz yüze geldiği felaketi göremeyecek kadar körleşmiş. Bakınız Libya fiilen ikiye bölünmüş durumda. Benzer bir müdahalede Suriye ikiye değil, üçe (Sünni, Nusayri ve Hristiyan bölgeleri...) bölünür maazallah. Tam da Siyonist teorisyenlerin on yıllardır arzuladığı ve kurguladığı gibi! Hasılı Baas Yönetimi aklını başına toplamazsa, her yönüyle büyük felaket kapıda. Libya'da Kaddafi, sosyal yapı ve coğrafi şartlardan ötürü direniş gösterebiliyor. Ama Suriye'de öyle bir ortam yok. Tıpkı Irak'taki Cumhuriyet Muhafızlarının işgale bir hafta bile direnememiş olması gibi, Mahir Esad'ın kontrolündeki Cumhuriyet Muhafızları da çil yavrusu misali dağılıverir. O sebeple Esad ve avanesi Türkiye'ye karşı horozlanmak yerine, dostça tavsiyelerini iyi dinlemelidir. Küresel güçler Suriye'ye girerse çok yazık olur!..