Tabut evler… “Makyajlı mezarlar” ve ibretler!

Sesli Dinle
A -
A +

“Asrın Felaketi"ni anlatan roman ve hikâyeler yazılacak… Hüzün ve keder yüklü hatıralar kaleme alınacak. Dehşeti görüntülü anlatan drama filmleri çekilecek, bire bir yaşanmış şahitliklerle belgeseller yapılacak. Bunların her biri, 6 Şubat Maraş Depremlerinin binalarda ve yüreklerde yaptığı yıkımları, nesillerin hafızalarına kazıyacak…

 

Her biri, ülkemiz tarihindeki fevkalade dönemin belgesi olacak. Parçalanmış gönüllerdeki acının ve elemin görünürdeki izleri olacak… Evet, afetin dehşet verici boyutlarını, ancak on gün sonra çekilen görüntülerde daha net biçimde görebiliyoruz. Bilim adamları da, incelemelerini ilerlettikçe, daha ürkütücü şeyler söylüyorlar. İlk günde 130 atom bombası ile mukayese edildi. Daha sonra 300, 500, 600 derken bu rakam iki bin atom bombasının enerjisiyle ifade ediliyor. Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklama, dehşetin kesin sonucunu özetliyor. Hatay’da her iki binadan biri yıkılmış. Yani şehrin yarısı yerle yeksan olmuş. Maraş’ta ise her dört binadan birisi yıkılmış… Adıyaman, Gaziantep ve diğer vilayetlerde de yıkımlar sıralanıyor. Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçeleri âdeta haritadan silinmiş. Malatya’nın Doğanşehir’i tek kelime ile enkaz görünümünde… Köylerdeki durum henüz tam olarak tespit edilmiş değil. 6 Şubat'tan beri 3 bin 858 artçı sarsıntı olmuş. Varın siz hesaplayın!

 

“Kızıma ev yerine mezar almışım…” diyordu bir anne… Yalnızca iki gün önce taşındığı evden cenazesi çıkan kızının üzüntüsünü, bu şekilde ifade ediyordu. Buna benzer o kadar acıklı hikâye var ki… Kimisi “tabut ev"de kimisi de Zekiye Barutçu Yiğitbaşı’nın ifadesiyle, “makyajlı mezar” misali rezidanslarda can verdi. Binlerce, on binlerce!.. Zekiye Hanım eski Hatay Belediyespor Kulübü Başkanı. Rönesans Rezidans denilen 250 dairelik, ortalama bin kişinin yaşadığı lüks sitede evi varmış. Kendisi burada ikamet ederken, sitenin yüzme havuzu ile binaya kadar olan koridordaki derin çatlakları, garaj girişinde oluşan engebeleri gördüğünde, yöneticiye tehlikeyi söylemiş. Fakat yönetici olayı hafife almış ve hatta “fazla abartıyorsun…” diye nasihat bile vermiş! Velakin felaket de geliyorum demiş. Site tamamen çökmüş. Kim bilir kaç kişi bu “makyajlı mezar"da can verdi! Sadece orası mı? Altıyüzevler denilen 600 konutluk sitenin akıbeti de aynı. Tamamen yerle bir olmuş… Keza 130 konutluk Güçlü Bahçe City. Bunların hepsi lüks, fiyatları da ona göre yüksek olan ve “DEPREME DAYANIKLIDIR” diye pazarlanıp satılmış yerlerdi. Sadece lüks ve yeni siteler değil, İskenderun Devlet Hastanesi gibi, çok daha önceden çürük raporu verilmiş yapıları da unutmamak lazım!.. Yıkımı konuşuyoruz, fakat sebeplerini yeterince konuşmuyoruz.

 

Depremin üzerinden tam 222 saat geçtikten sonra, enkazdan çıkarılan 42 yaşındaki Melike İmamoğlu’nun ilk sözü, “Sıla’m nasıl?” olmuş. İşte "anne şefkati"nin en çarpıcı misali… Melike Hanım ve benzeri yüzlerce buruk ama sevinçli hikâyenin yanında, hüzün ve kederle sonlanan hikâyeler de çok. Mesela çocuğunu emzirirken can vermiş bir başka annenin yürek yakıcı hikâyesi… Sevinç ve hüzün iç içe. 228. saatte de bir anne ve iki çocuğu kurtarıldı. Enkazdan günlerce sonra çıkarılan insanların verdiği pozitif enerji ve moral, felaket karşısında dayanma gücü veriyor. Daha hayatının baharında olan 10-12 yaşındaki kız çocuğumuzun iman, tevekkül ve teslimiyeti ile çizdiği tabloyu nasıl anlatabiliriz ki? “Allaha imanınız varsa gerisinden korkmayın” diyor…

 

Enkazın duvarına taşla UMUDUNUZU KAYBETMEYİN diye yazan afetzedenin metaneti… İbretlik hikâye o kadar çok ki. Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen aile fertlerinin, tek tek vasiyetlerini cep telefonuna kaydetmeleri, kul hakkıyla Allahü tealanın huzuruna gitmemek için, akrabalarından yardım istemeleri, hepimiz için ibret alınması gereken bir tablodur… Hayat ve ölüm… Şayet eceli gelmemişse, on günlük, yirmi günlük bebekler de tonlarca enkazın altında, sağ salim vaziyette hayata bağlanır. Kendisini emziren annesi can verirken, hayatta kalan bebeğin hikâyesini nasıl yazmak lazım acaba?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.