28 Mart'ta yapılacak yerel seçimler için propaganda dönemi başladı. Siyasi partiler ve adaylar bir ay boyunca, kendilerini ve projelerini tanıtmaya ve anlatmaya çalışacaklar. Türkiye'de siyasi propaganda, yıllar içinde önemli değişikliklere uğradı. Eskiden şehir meydanlarında, çok büyük kalabalıkların toplandığı mitingler yapılırdı. Her ne kadar Osman Bölükbaşı örneği, tersini gösterse de, kalabalıkların büyüklüğü bir yerde partinin büyüklüğüne ve alacağı oy nisbetine bir gösterge kabul edilirdi. TRT'nin tekel olduğu 1970'li yıllarda da, televizyon kalabalıkları tam gösterdi, yok göstermedi kavgaları bile yapılırdı. Ama artık devir başka devir... Televizyon kanallarının çokluğundan, toplantılarda kameramanlara yer bulunamıyor! Siyasetçiler değil, bu defa kanallar sıraya girmiş, ekrana çıkaracakları adayları bekliyor. Daha da ötesi, seyirciler hangi kanalı seyredeceklerini şaşırmış durumda. Eğer zapping imkanı olmasa, televole ismiyle meşhur olan magazin programlarından, popstar-topstar yarışmalarından, sıra siyasileri izlemeye gelmeyecek bile... Şaka bir tarafa; radyo-televizyon, gazete, elektronik gazete (internet) bolluğu, propaganda çalışmalarını hem çeşitlendirdi, hem de iyice renklendirdi. Herkese ve her keseye göre tanıtım imkanı var. Ama bütün teknolojik gelişmelere rağmen, hâlâ daha statik ve klasik metotları terk etmeyenler çook! Geçen dönemlerde, her seçim öncesinde, bütün yurdu bir (plastik bayrak) afeti sarardı. Meydanlar, caddeler, sokaklar parti bayraklarının tasallutuna teslim olurdu. Acaba yine öyle mi olacak? Ve acaba yine dağ-bayır, bahçe duvarı-bina duvarı o kargacık burgacık yazılarla boyacı atölyesine mi çevrilecek? Ve acaba yılın 365 günü seyyar satıcıların, gaz tüpü satıcılarının ve de, arabasındaki yüksek volümlü müzik aygıtını sonuna kadar açanların tacizinden gına gelmiş vatandaşlar, bir de bilmem kaç desibellik güce sahip hoparlörlerle donatılmış parti otobüs ve minibüslerinin tedhişine mi maruz kalacak? Bazı mahalle muhtarlarının son dönemlerde yaptıkları ve tümen çapındaki birliklerin araç konvoylarından daha uzun konvoylar, trafiği yine kilitleyecek mi? Evet bütün bunlar tekerrür edecek mi? Önceki gün, Gazetemizi ziyaret eden Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, böyle yapmayacaklarını söyledi. Temiz ve dürüst siyaset yapacaklarını, propagandalarının da buna uygun olacağını belirtti. Müezzinoğlu, "Şehri kirletmeyeceğiz, plastik bayrak kullanmayacağız, gürültü yapmayacağız, kavga etmeyeceğiz, kavga etmek isteyenlere uymayacağız, söylemlerimizde herkese saygılı olacağız, hiçbir adayımız, hiç kimse hakkında hakaretamiz sözler söylemeyecek. Böyle bir şeye asla izin vermeyeceğiz. İnsanlara saygıyı ön planda tutacağız..." şeklinde konuştu. Temennimiz AK Parti'nin bu taahhüdüne bütünüyle sadakat göstermesi ve yine dileğimiz, diğer bütün partilerimizin de; kavgaya, gürültüye, kirliliğe ve rahatsızlığa yolaçıcı propaganda biçimlerinden kaçınmasıdır. Bekleyeceğiz ve göreceğiz...