Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır dönüşü gazetecilerle görüşmesinde en geniş konu, PKK-YPG, DEAŞ terör örgütleri oldu. Erdoğan daha önce de söylediği şeyi tekrarladı: “Başları en kısa sürede ezilecektir.”
Suriye’de zalim Esad rejimi yıkılalı sadece 12 gün oldu… Ancak Suriye halkının sevinç ve rahatlığına bakıldığında, sanki 12 gün değil de 12 ay geçmiş gibi. Evet, Suriye’de hayat normale dönüyor ve geçmişin meşum izleri silinmeye çalışılıyor. Tıpkı Şam’daki Emevi Camii’nin duvarından dün cuma namazı öncesinde, melun Hafız Esad’ın isminin kazınması gibi!.. Ne yazık ki, 54 senelik barbar Esad rejiminin, dehşet verici izlerini ülkenin toprağı üzerinden kaldırmak, insanların zihinlerinden silmek hiç de kolay olmayacak. Üç kuşak boyu devam eden Baas-Esad mezalimi herhalde bir üç nesil daha nefret ve acıyla hatırlanmaya devam edecek. Gelgelelim dünya tarihi hep böyle akmıştır… İnsanlık tarihi, karanlık devirlerle aydınlık zamanların birbirini kovalamasının hikâyesidir. Tanrılık iddiasında bulunacak kadar kendilerini güç sahibi gören Firavunlar, Nemrutlar; vadesi geldiğinde, beynine giren bir sinek tarafından helak edilmiştir. Musa aleyhisselam ve kavmini yakalamak için kovalarken; denizde boğulma noktasına gelip gözündeki perde kalkınca, akıbetinin ne olacağını gören Firavun pişman oldu. Ancak iş işten geçmişti, helak olmaktan kurtulamadı… Zalimlerin sonu hüsrandır!
Suriye’de yüz binlerce insanı katleden, milyonlarcasını yurdundan sürgün eden Baba-Oğul Esad rejimi, sonunda bir fiske ile yıkılıp hâk ile yeksan oldu. Hain ve satılmış Beşar, kuyruğunu kıstırıp Rusya’ya kaçarken, binmiş olduğu uçağı vurmasın diye, ülkedeki bütün askerî tesislerin yer ve koordinatlarını İsrail’e bildirdi. Ve İsrail beş yüzden fazla hava taarruzu yaparak, Suriye’nin bütün askerî kapasitelerini tahrip etti… Unutmayalım, zalimler korkaktır, alçaktır, kendi canlarını kurtarmak için babalarını dahi satarlar! Nitekim Beşar defolup giderken, en yakınlarına bile haber vermedi. Bu alçağın ve babasının, İsrail’e nasıl uşaklık yaptıkları kısmen faş oldu. Ancak ihanetin boyutları henüz tam olarak ortaya çıkmış değil. Herhalde uzak olmayan bir gelecekte bunlar da gün yüzüne çıkacaktır. Zalim Esad rejiminin son kalıntıları, muhaliflerin önünden tabana kuvvet kaçarken, panikle terk ettikleri yerleri de PKK/YPG terör örgütüne bıraktılar. Yıllardan beri Suriye’nin kuzey doğusunu, ABD himayesinde işgal edip elinde tutan terör örgütü, buradan çıkardığı petrolü aynı Esad rejimine satıyordu… Şu kepazeliğe bakar mısınız? Rejimden aldığı milyonlarca dolarla semiren PKK/YPG terör örgütü, şimdi Amerika’nın koltuğu altında orada kalmaya devam edebilmenin yolunu arıyor. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır dönüşü, uçakta gazetecilere bir kere daha söylediği gibi; “Terör örgütü için yolun sonu görünüyor…” Dönüş yolunda Cumhurbaşkanı Suriye ve terör örgütleri konusunda geniş açıklamalarda bulundu ve çok keskin ifadeler kullandı: “Biz Suriye’de mevcut terör örgütlerinin etkisiz hâle getirilme zamanının geldiğini de göstereceğiz. Bize sınırlarımızın güneyinden herhangi bir tehdidin bundan sonra gelmemesi için bunu yapacağız. Çünkü böyle bir riski kabullenmemiz mümkün değil… Terör örgütü için yolun sonu görünüyor” diyen Erdoğan, Bölgenin geleceğinde teröristlere yer olmadığını bir kere daha vurguladıktan sonra, “Özellikle PKK terör örgütü ve uzantılarının raf ömrü tükenmiştir…” dedi. Kanlı örgütün akıbetinin ne olacağını da şöyle özetledi: “Ülkenin diğer yerlerinde bulunan DEAŞ, PKK/YPG gibi terör örgütlerinin başı en kısa sürede ezilecektir.” Bunu daha önce de dile getirmişti. Ve sahadan gelen haberler de söylenenleri teyit ediyor. Suriye’nin kuzey doğusunda tutunmaya çalışan PKK/YPG terör örgütü için artık acı gerçekle yüzleşmekten başka çare yoktur.
Deyrizor’u çok kısa zamanda ele geçiren Suriye Millî Ordusu, Aynelarab, Rakka, Haseke ve nihayet Kamışlı'yı da teröristlerden temizlemek için bütün hazırlığını yapmış bekliyor. Amerika, mümkünse bu operasyonu önlemek, değilse 20 Ocak’a kadar geciktirmek için bütün tuşlara basıyor. Lakin Amerika da işin farkında. Türkiye’nin kararlılığını çok yakından izliyor ve Kuzeydoğu Suriye’deki fiilî durumun daha fazla sürdürülemeyeceğini gayet iyi biliyor. Biden Yönetimi, amiyane tabiriyle buradaki çuvallamayı Trump ekibine yıkmaya çalışıyor. İlk başkanlık döneminde buradan çekilmek için Trump epey gayret göstermişti. Fakat Pentagon ve CENTCOM, CIA gibi mekanizmaları aşamamıştı. Bu defa durum eskisi gibi olmayacak. Bunun işaretlerini de Trump öteden beri veriyor. Suriye’nin geleceğini ve Türkiye’nin buradaki siyasi-stratejik rolünü çok net kelimelerle dile getirmekten kaçınmıyor… Bu kadar açık sözlülük bazılarını şaşırtıyor… Hatta bu kadar açık seçik konuşmasına rağmen, Özgür Özel gibi bazı kişiler, söylediklerini, tam zıttı ile anlıyor! Bu da Türkiye’nin muhalefet şansı olsa gerek. Cumhurbaşkanının ilgili soruya cevap verirken işaret ettiği üzere, Trump’ın tespitleri doğru. “Doğru söze ne denir!..” Hiç şüphesiz Türkiye, birçok ülkenin kıskandığı üzere, Suriye’de muazzam bir fırsat yakalamış bulunuyor. İçimizdeki İrlandalılar hâlâ daha Esad rejiminin kalıntılarından medet umsa da, Batı dünyasının uzmanları, politikacıları hiç onlar gibi düşünmüyor. Şimdi en mühim mesele bu fırsatı sonuna kadar doğru biçimde kullanmaktır. Zira bölgesel ve küresel güçler, Suriye arazisinde yeni stratejik hedefler kovalamaktan geri durmayacaktır. Türkiye’de devlet aklının gayet iyi işlediğine inanıyoruz. Dolayısıyla devlet aklı, Suriye’de kurgulanmak istenen oyunların pekâlâ farkındadır. Devlet erkânının konuşmalarından bunu rahatlıkla çıkarabiliyoruz.
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...