Terör örgütü ve farklı değerlendirmeler...

A -
A +

AK Parti'nin dış politika danışmanlarından Cüneyt Zapsu ve Şaban Dişli'nin, Amerika'da bir düşünce kuruluşunda (American Enterprise Institute) yaptıkları konuşma sırasında, muhatap oldukları sorulara verdikleri cevaplar bir süredir hararetli biçimde tartışılıyor... Tartışma giderek, esas sebebinden uzaklaşıyor. HAMAS'ın siyasi büro şefi Halit Meşal'in Türkiye'ye yaptığı ziyarete, Amerikan tarafının verdiği tepki üzerine; yani bir konuşmacının "Biz de PKK ile mi görüşelim?!" şeklindeki çıkışa Zapsu'nun, "Zaten görüşüyorsunuz!.." biçiminde karşılık vermesi ve daha sonra ABD'nin, bundan böyle 6-7 yıl iktidarda kalması muhtemel Adalet ve Kalkınma Partisi ile iyi ilişkiler içinde olmasının gereğine dair söylediği sözler böyle bir tartışmayı tetiklemiş bulunuyor... Zapsu'nun sözleri, medya organlarında çok değişik ifadelerle yansıtılıyor. Konuşmasının orijinal metni elimize geçmediği için, sizleri yanıltmamak maksadıyla, söylediklerinden herhangi bir alıntı yapmıyoruz. Hatırlanacağı üzere Cüneyt Zapsu'nun ismi, 2002 seçimlerinin hemen akabinde de yine Amerikalılarla Türkiye'de yapılan bir görüşme ve bu görüşmede ele alınan hassas konular dolayısıyla çok telaffuz edilmişti. Zapsu'nun konumu, çalışma usulü ve konuşma üslubu sebebiyle, ismi üzerinde sık sık tartışma ve polemiklerin meydana gelmesini de tabii karşılamak gerekiyor... Bu hususu şimdilik bir tarafa bırakarak, ABD'nin HAMAS'a bakışı ve Halit Meşal'in Türkiye'ye yaptığı ziyaret ile, PKK terör örgütünün giderek artan faaliyetleri ve Amerika'nın buna yaklaşımı etrafında birkaç şey söylemenin doğru olacağı kanaatindeyiz. Önceki gün ABD Kongresi Türkiye Çalışma Grubu Eşbaşkanı, Demokrat Senatör Robert Wexler, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüştükten sonra basına bir açıklama yaptı. Wexler bu açıklamasında; "Türk halkının PKK hassasiyetlerini paylaşıyoruz... PKK faaliyetlerini artırdıkça biz de Türkiye gibi endişe etmekteyiz..." dedi. Buna benzer açıklamalar daha önce de pek çok kere çeşitli Amerikalı yetkili tarafından seslendirildi. Ancak bu tür beyanların pratikte pek fazla bir anlam ifade etmediği açıktır. Bu konuda Türkiye, uzun zamandan beri Amerikan tarafından beklediği tavır ve hareketleri görememenin sıkıntısını yaşıyor. Bunun altını çizmek gerekiyor. Diğer taraftan ABD'li senatör söz konusu açıklamasında, bir soru üzerine; ülkesinin HAMAS'ı terör örgütü olarak değerlendirdiğini biraz da mübalağalı ifadelerle anlattı ve Meşal'in Ankara ziyaretinden duyulan rahatsızlığı dile getirdi. Ancak hemen ardından bu konudaki görüş ayrılığının iki ülke arasında mevcut diğer ilişkilere ve ortak çalışmalara zarar vermesine müsaade edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi. Burada irdelenmesi gereken birkaç nokta var: Birincisi, İsrail'in bütün muhalefetine rağmen, Amerika HAMAS'ın seçimlere girmesine yeşil ışık yaktı. Sonuç olarak HAMAS Filistin halkının yüzde 58'inin oyunu alarak iktidara geldi. Bu sonuçtan ABD ve İsrail'in hiç memnun kalmadığını belirtmeye gerek var mıdır?!. Ama onlar memnun kalmadı diye, bu durumu yok saymanın da imkanı yoktur. Yani başta Rusya'nın doğrudan ve önemli sayılacak bir jestle HAMAS'a kapılarını açması ve belli şartlar altında destek vermesi, Avrupa Birliği'nin keza diyalog kapısını açık tutmaya dikkat ve özen göstermesi ve HAMAS'ın giderek dünyada daha çok muhatap bulabilmesi... ABD bunları görmezlikten gelemez elbet. Türkiye ziyaretine gelince; (Oh ne iyi ettiniz de Meşal'i kabul ettiniz veya çağırdınız...) diyecek hali yoktu herhalde!.. Bunu kimse de beklemiyordu doğrusu. Ama belki de Putin'in kesinleşmiş olan daveti karşısında, HAMAS inisiyatifini büsbütün Rusya'ya bırakmamak için bir parça memnuniyet bile duymuştur. Nitekim ziyaret sonrası yapılan açıklamaların satır aralarında bu okunabiliyordu. O halde ABD'li senatörün herhalde biraz da İsrail'e şirinlik olsun diye HAMAS'ı abartılı ifadelerle muaheze etmesine çok fazla takılıp kalmamalıdır. Ki, Wexler de zaten açıklamasında net olarak bu işareti veriyor... Diğer taraftan, Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerde güvensizliğin hüküm sürdüğü yolunda sorulan bir soruya da aynı senatör; "Buna kuvvetle hayır demek istiyorum..." karşılığını verdi. O halde bazı kalemlerin Zapsu ve Dişli'nin ABD'deki temaslarından yola çıkarak böyle bir sonuca varması en azından irdelenmesi gereken bir konudur. Telaşa gerek yok yani!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.