Perşembe sabahı Londra'da patlayan bombalar, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, bütün dünyada yeni bir endişe ve gerilim meydana getirdi. Terörün nasıl bir bela olduğunu, biz ülke olarak çeyrek asırdan beri yaşayarak öğrendik! Ancak bazı ülkeler, sırf kendisini doğrudan veya yakından ilgilendirmediği için, yıllarca terör unsurlarına ve onu besleyen kaynaklara ses çıkarmadılar, hatta birçoğu açıkça veya dolaylı olarak destek verdiler. Öyle ki, Türkiye'nin verdiği binlerce can kaybına hep kayıtsız ve ilgisiz kaldılar, dolayısıyla sorumsuzca davrandılar... 11 Eylül 2001'deki şok edici olaydan sonra, dünyada genel olarak terörizme karşı daha hassas ve dikkatli bir algılama meydana geldi. Ancak bu defa da, terörün mahiyeti, sebepleri, kaynakları ve destekçileri konusunda büyük bir kafa karışıklığı yaşanmaya başladı. Amerikan medyasının yönlendirmesiyle ve Avrupa medyasının da katılmasıyla, birden bire, teröristler ve onların yaptıkları eylemler, İslam dini ile irtibatlandırılmaya başladı. Tam bir gri propagandanın hüküm sürdüğü o ortamda; milliyeti, mahiyeti, ideolojisi tam ve doğru olarak bilinmeyen ne kadar örgüt ve militan varsa, hayali isimler de dahil olmak üzere; hepsi İslam'a yamanmak istendi ve "İslamcı terör" diye çirkin bir yakıştırma, hakikatmış gibi empoze edildi! Bu durum İslam dünyasını ve yabancı ülkelerde -özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan- Müslümanları çok büyük sıkıntıya soktu. Birçok Müslüman buralarda sırf mensup olduğu dininden dolayı saldırılara maruz kaldı. Şimdi aynı korku, başta İngiltere olmak üzere Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaşayan Müslümanlar için söz konusu... Bu arada hemen bir noktayı belirtmek gerekiyor; İngiltere devletinin teröre karşı ne kadar hazırlıklı olduğu açıkça görüldü. Klasik İngiliz soğukkanlılığı ile, Londra'nın güvenlik birimleri ve diğer görevliler, çok intizamlı bir şekilde üzerlerine düşeni yaptılar. Dolayısıyla hiç panik yaşanmadı denilse yeridir. Aynı şekilde İngiliz siyasi yetkilileri, başta Başbakan Tony Blair olmak üzere, olay sonrasında yaptıkları açıklamada, dikkatli bir üslup kullandılar. Daha önce Amerikalıların yaptığı gibi hemen "İslamcı terör" vs. tanımlamasına girişmediler. BBC televizyonu da, Müslüman ve Hristiyan din adamlarını birlikte ekranlara çıkartarak, kitlelerin doğru bilgilendirilmesi konusunda dikkatli ve sorumlu bir yayıncılık örneği verdi. Böylece olayın ilk heyecanını kullanarak, insanları tahrik edici, kışkırtıcı propaganda yapmak isteyebilecek birtakım unsurlara da fırsat verilmemiş oldu. Bunların hepsi İngiltere adına şüphesiz olumlu puanlar. Ama bundan sonrasının da dikkatli şekilde yürütülmesi lazım. Yani teröre bulaşmayan, teröre destek vermeyen suçsuz insanların şüpheli diye rahatsız edilmesi veya suçlu gözüyle bakılıp farklı muameleye tabi tutulması, bir kısım insanların inançlarından ötürü ayırıma tabi tutulması, hedef alınması kitleleri huzursuz edecektir. İngiltere oturmuş devlet düzeni ile bunu başarabilir. Amerika'nın yapamadığını yapabilir. İngiltere'nin başı çekebileceği en önemli meselelerden biri de "terör" olgusunun doğru tanımlanması ve doğru değerlendirilmesidir. Zira bu husus, terörle mücadelede ve terörü önlemede en hayati konudur. ABD'nin 11 Eylül'den sonra başlattığı; "Teröre karşı küresel savaş" harekâtının başarılı olamadığı ve hatta terörü azdırdığı, bizzat Amerikalı siyaset ve bilim adamları tarafından itiraf ediliyor. O halde, yanlışta ısrarın manası yoktur! Dünyayı böylesine sıkıntıya sokan ve bu derece huzursuz eden terörün sebepleri tam olarak nedir? Terörü besleyen kaynaklar nasıl kurutulabilir? Terörist örgütleri kullanan ülkeler, teröristlere göz yuman veya destek veren ülkelerin kaos ortamından yararlanarak sürdürdüğü kirli politikaların gözler önüne serilmesi nasıl sağlanabilir? Kirli oyunu sürdüren ülkelerin çirkin yüzleri hangi etkili yöntemlerle deşifre edilebilir? Dünyada zenginlerin daha zengin olmak için meşruiyetine bakmadan her yolu denediği, güçlülerin zayıfları acımasızca ezdiği, adaletsiz, ölçüsüz ve insafsız politikalar sonucunda fakirlerin daha çok fakirleştiği, işgallerin, zulümlerin, baskı ve işkencelerin gırla gittiği bir dünyada; şimdiye kadar çok denenen metotlarla terör önlenebilir mi?