The Economist’in derin rahatsızlığı…

Sesli Dinle
A -
A +

Tabii ki Türkiye’nin geleceğini İngiliz dergisi Economist değil, Türk milleti belirler… Cumhurbaşkanı Erdoğan, adı geçen derginin küstahça yayını karşısında, son derece soğukkanlı ama bir o kadar da anlamlı cevabı verdi. Mahut derginin ülkemize, milletimizin iradesine düpedüz bir saldırı olan aşağılık kapak haberi, tarihin çöp sepetine çoktan gitti bile! Bu ve benzeri kapaklar, haberler Batı medyasının ne ilk ne sonuncu ahlaksız tavrıdır. Geçmişi, arşivleri şöyle bir karıştırırsanız, karşınıza neler çıkar neler. Her biri diğerinden beter ve seviyesizlik bakımından birbirleriyle yarışır. Hepsi de Batı’nın yüzsüzlüğünü, sinsiliğini, karaktersizliğini, ezcümle kalleşlik ve düşmanlığını pekiştirir.

 

Batı, insanların fikrî yönünü iğfal etmek için akla hayale gelmedik her türlü hile, tezgâh ve desiseye başvurmaktan kaçınmaz. Bu konuda bir Kızılderili atasözü şöyle der: "Eğer bir suda balıklar kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!" Evet, Batı kendi hesabına menfaat devşirmek için bütün insani değerleri hiç düşünmeden çiğneyiverir. Üstelik bunu da sözde medeniyet adına, insanlık menfaatine yaptığını iddia eder iyi mi?.. The Economist dergisi, Türkiye ile ilgili son derece kışkırtıcı, baştan aşağı fitne kokan kapak haberini, ne maksatla yapmış olabilir ki! Herhâlde Türkiye’yi ve Türk milletini çok sevdiğinden ötürü değil. Türkiye’nin siyasi gelecek tasasına düşmek bu varakpareye mi kaldı?

 

Önce bir kendi ülkesine baksın… Kraliçe-Kral tarafından tayin edilen başbakanların hükûmet süreleri haftalarla ölçülüyor! İngiltere’nin uzun zamandır bir yönetim zaafı içinde olduğu, bunun da ekonomik ve sosyal alanda ülkeyi fena hâlde sıkıntıya düştüğü meydanda değil mi? Hâlen devam eden sağlık çalışanları grevinin, vatandaşların sağlığını hangi boyutta tehlikeye attığını kendileri yazıp çiziyor. Müdahale edilemediği için hayatını kaybeden yüzlerce hasta, hangi ülkenin insanı?

 

The Economist bunları bir kenara bırakıp, Türkiye’de dört-beş ay sonra yapılacak seçimlerin muhtemel neticeleri hakkında endişe belirtiyor güya. Türkiye diktatörlüğe sürükleniyormuş… Nasıl oluyor bu? Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar seçilme ihtimali, fena hâlde ürkütüyor The Economist’i. 20 senede, genel ve yerel seçimlerde; üç tane referandum dâhil tam 15 defa sandıkta halkın desteğini büyük bir çoğunlukla elde etmiş bir siyasi liderin, bu başarısını tekrarlama ihtimalini, utanmadan diktatörlük olarak yutturmaya çalışıyor. Bu derece kepazelik, ancak ve ancak “İngiliz” markasını taşıyabilir!..  Economist’ten önce Amerikan Washington Post gazetesi de; 2023’teki en önemli olayın Türkiye’de yapılacak seçimler olduğunu haber olarak verdi. ABD’nin siyasi durumu keza malum. 2020 Başkanlık Seçimlerinin sonucunu kabullenemeyen Cumhuriyetçilerin Trump hesabına Kongre’ye yaptıkları baskını unuttunuz mu? Hâlâ yankıları devam ediyor. Hâlâ daha Trump’ın önünü kesmek için, bu baskın suç argümanı olarak kullanılıyor. Geçen kasım ayında da ara seçimler yapıldı. Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk Cumhuriyetçilere geçti. Velakin bir türlü Meclis Başkanı seçilemedi. Tam yüz yıl önce yaşandığı gibi, ancak 15. turda bir başkan seçilebildi…

 

Ve bu defa Başkan Joe Biden’ı devirmek üzere, Cumhuriyetçi kanat harekete geçti. Biden’ın evinden, ofislerinden ha bire gizli belgeler saçılıyor… Yani anlayacağınız, ‘Süper Güç’ ABD, sanıldığı gibi öyle dertsiz, problemsiz değil. Bir taraftan Çin’in müthiş yükselişi karşısında etkisiz kalmanın ciddi sıkıntısı diğer taraftan Ukrayna Savaşı dolayısıyla günbegün Rusya ile daha büyük bir gerilimin içine sürüklenmek… Amerika’nın hiç de kolayca ve hasarsız altından kalkabileceği meseleler değil. Gelgelelim Washington Post, New York Times gibi mevkuteler, her gün Türkiye’den menfi haber ve yorumları dolaşıma sokarak bir şeyler devşirmeye çalışıyor. Ne olabilir sizce? Evet, bunların ortak derdi, Türkiye’nin güçlenmesi ve güçlendiği nispette bağımsız politikalar izlemesi, bölgesel bir güç olarak yeni bir çekim merkezi olması. Güçlü Türkiye fena endişelendiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında, esasen Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar…

 

Ama bilelim ki, bunu başaramayacaklar. Yukarıdaki atasözümüzü bir kere daha tekrarlayalım. İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR!.. Bu kervan şöyle ya da böyle yürüyecek. Türk milletini kimse yolundan çeviremez. Önemli olan zaman kaybı yaşamamak. Bunun için de yanlış kararlar vermemek lazım. Batı Medyası Sayın Erdoğan’ı bu derece hedefe oturtuyorsa, bir sebebi vardır muhakkak. İşte o sebebi veya maksadı iyi tespit etmeliyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.