Törenler ve mesajlar...

A -
A +

Bizim ülkemizdeki bazı törenler, diğer memleketlere nazaran çok değişik yankılanmalara sebep olur. Temelde, önemli bir devlet görevinde bulunan kişinin (üst düzey bir komutan veya bir yüksek yargıç vs.) emekliye ayrılması; yahut o görevi devralan halefinin makama oturmasının, bir siyasî tartışmaya, gerilime ve hatta zaman zaman krizlere uzanan sonuçlara yol açmaması gerekir. Lakin "Türkiye'ye özgü şartlar" sebebiyle, bu tuhaflıklar hep yaşanır!.. Her sene ağustos ayı sonunda, TSK'nın komuta kademesindeki devir teslim törenleri, eylül ayındaki yeni adli yıl başlangıcı, yeni yasama yılının da başlangıcı olan Meclisin açılması vb. törenler, genellikle esas mahiyetlerinin dışına taşarak çok farklı reaksiyonlara sebebiyet verir. Acaba bu kabil törenler, ne zaman bizde de normal bir atmosferde cereyan etmeye başlayacak? Şahsen bu gariplikleri aşmak için çok uzun yıllara ihtiyaç kalmayacağına inanıyorum. Zira demokrasinin yerleşip kökleştiği ülkelerde, ne komutanların görev devir teslimi, ne Yargıtay Başkanlarının emekliye ayrılması, ne de yeni adli yıl başlangıcı; o ülkedeki siyasî atmosferin hareketlenmesine, gerilmesine, insanların tedirgin olmasına bir sebep teşkil etmez... Medyada son bir haftadır, Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesindeki devir teslim törenlerinde yapılan konuşmaların, ülke siyaseti ve sosyo-ekonomik yaşantısına uzanan yansımaları irdeleniyor. Hemen yanı başımızda, yani Kafkaslarda; neredeyse bütün dünya dengelerini sarsacak gelişmeler hüküm sürerken; acaba TSK'nın en üst derecedeki komutanlarının, bu törenlerde halkla paylaşma ihtiyacı duyacakları konular ne olmalıydı? Küresel ve bölgesel stratejik gelişmeler mi, yoksa içe dönük ve esasen ordunun görev alanına girmeyen konular mı? Bizde sivil ve üniformalı devlet ricalinin; devir teslim törenleri ve milli günlerde yapılan toplantılar dışında; çoğu zaman kapsamlı konuşmalar yapması pek vaki olan bir durum değildir. Bu törenlerde yapılan konuşmalar içinde de, farklı yönleri ile dikkat çekenlerin sayısı pek azdır... TSK'nın komuta kademesinde, son çeyrek yüzyıldaki devir teslim törenlerinde ve milli günlerde yapılan konuşmalarda; neredeyse hep aynı klişelerin benzer kelimelerle tekrarlandığını görüyoruz. Oysa bu çeyrek yüzyıl boyunca, dünyada bilimsel ve düşünsel alanda o kadar köklü değişimler, zihinsel devrimler yaşandı ki!.. Benim samimi düşüncem şudur: Bu ülkede değişimin büyük öncüsü olan TSK, inkılapçı anlayışa ve ilericilik dinamizmine paralel biçimde, günümüz şartlarını daha iyi yansıtan söylemlere imza atmalıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.