Son zamanlarda en sık duyulan söz galiba şu; "Bu trafik insanı çıldırtır!.." Özellikle İstanbul'da yaşayanların en büyük korkusu haline gelen trafik; aslında bütün Türkiye'nin baş meselesi. AB uzmanlarına göre, Türkiye'yi müzakere sürecinde en fazla zorlayacak olan konuların başında; Tarım ve Çevreden sonra trafik düzeni geliyor... Hal böyle iken trafikteki gelişmeler, sanki hep ters yönde artış gösteriyor. Araba satışlarındaki patlama, beraberinde trafikteki kilitlenmeyi ve tabii korkunç kazaları getiriyor. Dün televizyon haberlerinde kullanılan başlık şöyle idi: Bayram tatili ardında trafik kazalarını bırakarak sona erdi!.. Bayram ve kaza, yahut tatil ve kaza! Yıllardır kâbus gibi üzerimize çöken bir durum. Yaz tatillerinde, bayram günlerinde yolların kan gölüne dönüşmesi bir türlü önlenemedi. Bütün ikazlara rağmen, mevcut tabloda ciddi bir değişiklik yok. Yine duvarlara, ağaçlara, direklere sinek gibi yapışmış arabaların enkazı ve bu enkazın içinden kazmalarla, levyelerle çıkarılmaya çalışılan kan-revan içindeki insanların ürkütücü görüntüsü... Ve ekranlardan derin acılarla izlediğimiz ağıtlar, ağıtlar, ağıtlar! Türkiye gazetesi dün "Savaş gibi" başlığı ile dehşet verici rakamları veriyordu. Ramazan Bayramı süresince meydana gelen trafik kazalarında 95 kişi hayatını kaybetmiş, dört yüzden fazla kişi de yaralanmış!.. Medyaya yansımayan kazaları da düşünürsek, vahametin boyutları daha da büyüyor. Emniyet makamlarının verdiği istatistiklere göre, son 15 yılda Ramazan Bayramı günlerinde, 2 bin 286 trafik kazası meydana gelmiş; bu kazalarda 2 bin 123 kişi ölmüş, 4 bin 504 kişi de yaralanmış... Sönen ocakları düşünün! Bu bayramda meydana gelen bir kazada aynı aileden tam dokuz kişi hayatını kaybetti. Bunların beşi çocuk!.. Ama ne yazık ki, ateş düştüğü yeri yakıyor ve şuursuz insanlar, kendi hayatları ile oynamak bir yana, başkalarının da canına kast etmeyi sürdürüyor. Alkol duvarını aşan bir sürücü, görev başındaki trafik ekibinin içine dalıyor ve üç tane polisin yaralanmasına sebebiyet veriyor... Peki bu gidişin sonu nereye varacak? Emniyet şeridinden son sür'at ilerleyen kamyonlar, yolda zik-zak çizen çılgın gençler; daha kaç kişinin hayatını söndürecekler? Her bayram veya tatil dönüşünün akabinde medya haberlerinin kahir ekseriyeti hep trafik kazaları mı olacak?! Hazırlanmakta olan yeni trafik kanunu meseleye köklü bir çözüm getirebilecek mi? Gazetemizin dünkü manşeti yeni kanun hakkında geniş bilgi veriyordu. Eğer kanun bu şekilde Meclis'ten çıkıp yürürlüğe girerse, nihayet gelişmiş ülkelerdekine benzer kurallar ve cezalar işlemeye başlayacak. Mesela kırmızı ışıkta geçenlere psikolojik tedavi uygulanması gibi... Daha önce de bu köşede temas etmiştik; birçok Avrupa ülkesinde kırmızı ışıkta durmayan veya ters yola giren sürücüler, hiçbir sorgu suale tabi tutulmadan direkt olarak akıl hastanesine kaldırılıp müşahede altına alınıyor! Bu suçu işleyen kişinin akli melekesinin yerinde olduğu tesbit edildikten sonra cezai işleme başlanıyor. Buradaki anlayış, aklından herhangi bir zoru olmayan kişinin hayati önem taşıyan kaidelere uyması gerektiğidir. Kişiler ve bütün toplumun eğitim ve bilinç seviyesi, bu beklentiyi hakim kılıyor. Ama bizde on yıllardır süren tartışmalara rağmen, hâlâ daha caydırıcı tedbir ve cezalar uygulanamıyor. Bu arada Başbakanın başkanlığında toplanması gereken Karayolları Trafik Düzenleme Kurulu'nun 19 yılda sadece iki kez toplanabildiğini unutmamalıyız!.. Ama alkol meselesinde olduğu gibi, ilgili mevzuattaki hükümler çok çabuk sulandırılıyor! Ehliyetine geçici veya sürekli olarak el konulması gereken trafik canavarları, hafif cezalarla kurtulup canavarlığa devam edebiliyor. Hal böyle olunca da, yollarda akan kan durmuyor. Ülkemizdeki trafik kazaları da Avrupa ortalamasından en az altı kat daha fazla oluyor! Sadece kanun çıkarılarak veya daha sert cezalar getirilerek, trafik meselesi halledilemez. Bu kesin. Kanuni düzenlemelerin yanında mutlaka ciddi ve etkili bir eğitim şarttır. Elli kişilik otobüse yetmiş kişiyi dolduran zihniyet, sadece cezai tedbirlerle düzeltilemez... Bir de tabii ülkedeki yolların iyileştirilerek, şartlara cevap verebilecek seviyeye getirilmesidir. Hali hazırdaki kazalar kural ihlali kadar, yollardaki hata ve yetersizlikten de kaynaklanıyor. Buna ilaveten başta kamyonlar olmak üzere, trafik araçlarının teknik muayenesinin sıkı şekilde takip edilmesidir. Bakalım Türkiye daha fazla kan kaybına yol açmadan bu meselenin üstesinden gelebilecek mi?