Turgut Özal'ı anıyoruz

A -
A +

Bu anıyoruz ifadesini aslında özlüyoruz diye yazmak daha doğru olur. Çünkü merhum Turgut Özal da, maalesef Baki'nin o ünlü beytinde ifade edilen "Kadrini sengi musallada bilüp ey Baki/ Durup karşuna el bağlayalar yârân saf saf..." gerçeği ile uğurlandı. Hayatta iken büyük ekseriyetle değerini anlayamadığımız; ama, vefatıyla toplumun bütününde büyük bir uyanışa yol açan Özal'ı, bugün Türkiye şiddetle arıyor ve özlüyor. Eğer yaşıyor olsaydı ülke meselelerine getireceği çözümlerle, bugün yaşamakta olduğumuz sıkıntıların pek çoğunun şimdiye kadar bertaraf edilmiş olacağını; aydınlarımızın önemli bir kısmı ölümünün on ikinci yılında samimiyetle belirtiyor... Bu arayış ve özleyiştir ki, on iki yıl sonra iştiyak içindeki o kalabalığı Özal'ın kabri başında bir araya getirdi. Böyle bir sevgi her devlet adamına da nasip olmuyor. Ama ne yazık ki, hayatta iken değil de vefatından sonra izhar ediliyor! Biz hakikaten garip bir toplumuz. Tutkularımızda, tepkilerimizde, sevgilerimizde, nefretlerimizde; hasılı değerlendirme ve muhakeme etme noktasında çoğu kere duygularımızı mantığımızın önüne çıkardığımız için, ölçülü tavır koyma ve ona göre davranış sergilemede genellikle ifrat ile tefrit arasında gider geliriz... Birini beğendiğimizde veya sevdiğimizde; (ki, bu bir sporcu da, sanatçı da, siyasetçi de olabilir...) ölçüyü kaçırırız, aşırıya kaçarız. Aynı şekilde birilerine bir sebeple kızdığımızda, öfke duyduğumuzda yine hangi noktada duracağımızı bilmeyiz. Yani eski tabirle ifade edecek olursak, aliyyulala ile deniyyul edna arasındaki mesafede başka duraklarda duramıyoruz. Bir diğer mesele, kişiler hakkındaki değerlendirmelerimizin çok çabuk ve kolay değişebilmesidir. Dün baş tacı yaptığımız bir simayı bugün ayaklar altına almak gibi bir alışkanlığımız vardır. Her iki halde de niçin böyle bir hükme vardığımızı öyle pek enine boyuna düşünme ihtiyacı da hissetmeyiz. Şöhretli futbolculardan örnek verirsek, ne demek istediğimiz belki daha kolay anlaşılır... Ünlü bir futbolcu, ard arda iki müsabakada iyi bir performans ortaya koyduğu zaman, onu hemen dünyanın neredeyse en mükemmel sporcuları arasına yerleştiririz. Ama kazara önemli bir maçta varlık gösteremezse de, onu bir anda silmek isteriz!.. Siyaset ve devlet adamları için de yaptığımız ekseriyetle böyledir. Türk milleti kadirşinastır. Yani kadir-kıymet bilir. Ama galiba bunu zamanında ve gerektiği gibi ortaya koymakta zorlukları var. Çok partili siyasi tarihimizde, ülkenin önüne yeni ufuklar açan çok önemli iki siyasi lider Adnan Menderes ile Turgut Özal'dır. Fakat ne yazık ki, her ikisinin kıymetini de ancak ölümünden sonra anlayabildik. Üstelik Menderes'i ipe gönderdik. İdamının üzerinden kırk dört sene geçti. Millet kendisini unutmadı, tam tersine hatırasını daha çok canlı tutmaya çalışıyor. Rahmetli Özal, statükonun tavan yaptığı bir dönemde iktidara geldi. Ama ülkenin gelişmesini tetikleyen büyük bir değişimi gerçekleştirdi. Demokraside, yönetim anlayışında ve özellikle ekonomide... Modası geçmiş devletçi yaklaşımları temelinden sarstı. Dar kalıpları parçalayarak, ülkeyi dünya ile rekabet edebilir bir hale getirdi. Eğer Özal Türkiye'ye o zihniyet değişikliğini getirmeseydi, bugün AB ile müzakere sürecine gelme diye bir durum da sözkonusu olamazdı. Hatırlayınız, Türk parasının kıymetini koruma ile ilgili mevzuatı değiştirirken, ne gibi dirençle karşılaştığını... Bugün Erdoğan'ın sık sık şikayet ettiği bürokrasi, eğer Özal tarafından seksenli yıllarda ıslah edilmemiş olsaydı, bugün kimbilir durum ne olurdu?! Devlet yapısında ortadan kaldırılan binlerce bürokratik sıfat ve unvanı düşünün... Mesela pasaport alma ile ilgili prosedürü düşünün. Hangi birisinden bahsedelim!.. İletişim çağını yakalamamız onun sayesinde gerçekleşti. Bu alanda Almanya'yı bile solladık. Ancak, sayıları çok az da olsa, bazıları hâlâ merhum Özal'ın arkasından atıp tutuyor. Bunların çok fazla bir önemi yok. Çünkü toplumun büyük kesimi, hayli geç de olsa onun yaptıklarının değerini anladı ve özümsedi. Fakat ne yazık ki, onun misyonunu gerektiği gibi yürütecek bir lider çıkmadı. Özal'a siyasi mirasçı olarak ortaya çıkanlar, ilk iş olarak onun siyasi anlayışına ihanet ettiler ve bilindiği gibi devraldıkları partiyi de mefluç hale getirdiler... Turgut Özal bu ülkeye çağ atlattı şüphesiz. Bunun en önemli göstergesi, Türk milletinin yeniden öz güvenine kavuşmasıdır. Keşke toplum olarak onu anlamakta geç kalmasaydık! Allah rahmet eylesin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.