Türkiye çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor

A -
A +

5'inci Dünya Su Forumu bugün başlıyor. İlk kez 1997 yılında Fas'ın Merakeş şehrinde gerçekleştirilen Dünya Su Forumu, üç yılda bir yapılıyor. 2000 yılında Lahey'de (Hollanda), 2003 yılında Kyoto'da (Japonya) yapılan Dünya Su Forumu, dördüncü kez olarak 2006 yılında Meksiko City'de (Meksika) yaklaşık 20 bin kişinin katılımı ile gerçekleşti. Dünya Su Forumu, Dünya Su Konseyi ve ev sahibi ülkenin ortak organizasyonu ile yapılıyor. 1996 yılında kurulan Dünya Su Konseyi'nin halihazırda 65 ülkeden 340 üyesi bulunuyor. Türkiye, Japonya ve Fransa'dan sonra en fazla üye ile temsil edilen üçüncü ülke. Canlıların hayatını sürdürebilmesi için, en önemli ihtiyaç maddesi olan su; bütün dünyanın ortak meselesi olarak her zaman gündemi işgal ediyor. 5'nci Dünya Su Forumunun Türkiye'de, 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da yapılıyor olması çok önemli bir hadise. Ancak buna, sadece en geniş katılımlı Foruma ev sahipliği yapıyor olmak veya ülkemizin tanıtımına katkı açısından bakılmamalıdır. Bu Forumda tartışılacak konular, ülkelerin enerji ve tarım politikalarını, sanayi politikalarını, şehirleşme ve genel olarak kalkınmaya ve sosyal gelişmeye dönük bütün düşünce ve yaklaşımlarını etkileyebilecek türdendir. Türkiye hali hazırda teknik olarak yararlanabileceği su miktarının yalnızca üçte birini kullanmaktadır. (Ekonomik ve teknik olarak kullanılabilir su miktarı 115 milyar metre küptür. Hali hazırda kullanılan miktar yaklaşık 40 milyar metreküptür. ) Ülkemiz, verimli şekilde sulu tarım yapılabilecek arazilerinin ancak yüzde 55'inde sulu tarım yapmaktadır. Türkiye halen, inşa edilmesi gereken barajların ancak yarısının yapımını gerçekleştirmiş bulunuyor. Günümüzde, baraj yapımına karşı giderek artan bir muhalefet söz konusudur. Özellikle gelişmiş ülkelerin desteği ile günden güne faaliyetlerini arttıran kimi sivil toplum kuruluşları (STK), büyük baraj yapımlarına karşı çok etkili engelleme yapabilmektedir. Bu çerçevede Dicle nehri üzerinde inşa edilen Ilısu Barajına karşı, yıllardan beri uluslararası arenada engelleme yapılmakta ve finans kuruluşlarının bu projeye finans sağlaması önlenmektedir. Bu Forumda tartışılacak konulardan biri de su ve enerji politikalarının birbiri ile uyumlu olarak yürütülüp yürütülemeyeceğidir. Barajların akar suların tabii akışını bozduğu, eko sisteme zarar verdiği böylece bitki ve hayvan türlerinin etkilendiği, baraj bölgelerinde yerleşik insanların göçe zorlandığı, bundan da önemli sosyal problemlerin doğduğu vb. düşünceler, çevreci kuruluşlarca resmi politikaları değiştirmek için ısrarlı öne sürülmektedir. Gelişmiş ülkeler, şimdiye kadar baraj yapımlarını tamamlamış oldukları için, bu yeni fikirlerden etkilenmiyor. Ancak su kaynaklarını geliştirmek; enerji ve sulu tarım için baraj yapmak zorunda olan kalkınamamış ülkeler, giderek bir nevi "çevre emperyalizmi"ne dönüşen bu yeni cereyandan ötürü sıkıntı duymaktadır. Forum bu yönlerden de dikkatle izlenmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.