Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un, Harp Akademilerinde yaptığı konuşmada; Atatürk'ten alıntı yaparak söylediği bir cümle tartışılmaya devam ediyor. Türk entilijansiyasının, özellikle gazete ve televizyonlar aracılığı ile yürüttüğü fikri tartışmalar; genellikle derinlik, bilimsellik ve süreklilik arz etmez. Daha ziyade siyasi ve sosyal olayların etkisiyle gelişen geçici mahiyette reaksiyonlar söz konusu olur. Hakim ideolojinin gölgesinde şekillenen bu konjonktürel tartışma biçimi, doğal olarak da yüzeysel kaldığı için, son derece geniş ve önemli konuların irdelenmesi esaslı şekilde yapılamaz... Bu arada, herhangi bir konuyu kestirme yoldan kabul ettirmek veya ettirmiş gibi olmak için, meseleyi Atatürk ile ilişkilendirmek yetişir!.. Atatürk'ün yapmış olduğu, bir "Türk Milleti" tanımı da vardır elbet. Lakin unutmayalım, Atatürk ne bir sosyolog, ne antropolog, ne de filologdur. Her siyasi lider gibi onun da; düşüncelerinin şekillenmesine etki eden, yerli ve yabancı fikir ve bilim adamları vardır. Sosyal konulardaki görüşleriyle Atatürk'ü etkileyen yerli sosyologların en başında, yanılmıyorsak Ziya Gökalp gelir... Ziya Gökalp hem Osmanlı dönemindeki İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin, hem de Cumhuriyet Kadrolarının önde gelen ideologlarındandır. Değerli meslektaşımız gazeteci - yazar Hüseyin Dayı, "Türkler ve 'öteki'leştirdiklerimiz" adlı kitabında, (Timaş Yayınları, İstanbul -2008) Batı tipi milliyetçilik anlayışına çok önemli eleştiriler getirmekte, bu arada Ziya Gökalp'in Türk milliyetçiliği ile ilgili görüşlerini de ciddi şekilde cerh etmektedir. (Shf. 228 vd.) Hüseyin Dayı Atatürk'ün millet anlayışı ile ilgili tahlillerinde de, kendisinden aktarmalar yaparak, onun ırkçı türden fiziki tasniflere karşı çıktığını ve dar bölgede tek aileden türeme şeklindeki izahları çürüten bir görüşü benimsediğini şu sözlerine dayanarak belirtiyor: "Türk kavmini yalnız bir noktada, iklimi aynı, dar bir mıntıkada belirmiş zannetmek doğru değildir. Türk kavmi yukarıda söylediğimiz gibi, çok büyük sahada vücut bulmuş ailelerin birleşerek Sop (klan) ve sopların birleşerek Boy (kabile) ve boyların birleşerek Öz (Aşiret) ve özlerin de birleşerek siyasi bir cemiyet olan El (Medine) ve en nihayet ellerin bir merkezde birleşmesiyle büyük bir camia vücuda getirmiştir." Atatürk'ün Türkiye Türklüğünün içinde neler gördüğünü de, Dayı şu paragrafla aktarıyor: "Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır." diyor ve bölücülüğün düşman işi olduğunu belirttikten sonra devam ediyor: "Bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka , hukuka sahip bulunuyorlar." (Bkz. Shf. 262 vd.) Yer darlığı sebebiyle burada kesmek zorundayız. Ancak, Milliyetçilik anlayışları hakkında geniş malumat edinmek isteyenlere, Dayı'nın eserine başvurmalarını tavsiye ederiz.