Bazı gazeteler, Bush, Blair ve Aznar'ın dün Azor Adaları'nda yaptıkları toplantıya yukarıdaki ismi vermiş. Katılımcılar, takım elbiseli ve kravatlı da olsa, toplantıyı da arena yerine, turistik adada yapsalar, demek ki sonuç değişmiyor. Çünkü zirvenin üç katılımcısının da, uyguladıkları metot ile temsilcisi ve mirasçısı oldukları siyasî kültür ve anlayış her yönüyle yukarıdaki başlığı doğruluyor! Kovboy Bush, Kolonyalist (müstemlekeci-sömürgeci) Blair ve Konkistador Aznar... Silahşörlerin başı olan Kovboy, yüzyıl önce nüfusu 50 milyon civarında olan Kızılderililerin soyunu kurutan (Bugün Kızılderililerin Kuzey Amerika'daki sayısı 50 bin civarında ve ekseriyeti "neservation" denilen izole edilmiş bölgelerde adeta yarı mahpus bir hayat sürdürüyor...) şimdi ise Ortadoğu'ya demokrasi getirme iddiasında olan (Bölgeyi kan ve ateşe boğarak bunu yapacağını ortaya koyan) Süper Güç'ün de Başkanı! Onun başyardımcısı, Kolonyalist Blair ise, dünün "Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk" diye anılan ve Asya ve Afrika'da yüzmilyonlarca insanı köle olarak kullanıp ezen, onlara ait topraklardaki bütün zenginlikleri de, sömürerek semiren ancak bugün artık "küresel güç" olma iddiasını kaybeden, Brzezinsky'nin ifadesiyle "Ununu eleyip eleğini asmış olan...", dolayısıyla da ABD'nin gölgesine sığınmaktan başka çaresi kalmayan bir ülkenin başbakanı... Üçüncü silahşör ise, daha küçük çaplı yani günümüz Avrupa'sında "ikincil" devlet olan, ama geçen yüzyıllarda Latin Amerika'daki yerli halkların ve onlara ait medeniyetlerin köküne, Konkistador isimli özel güçler marifetiyle kibrit suyu döken İspanya'nın hükümet başkanı. Kovboy'un rodeo gösterisine yeni katılan bu matadorun ne yapmak istediği gerçekten merak konusu. Belki de kovboyun tehditlerine boyun eğdi... İşte yukarıda özetini verdiğimiz karanlık geçmişin temsilcisi ve mirasçısı olan bu üç silahşör, güya "diplomasiye son bir şans vermek için..." dün bir araya geldiler. Bu satırların yazıldığı sırada, diplomasiye nasıl bir şans verdiklerini henüz açıklamamışlardı ama, bunu tahmin etmek zor değil! Aşağı yukarı şu anlama gelecek bir şeyi seslendirmeleri kesin; BM Güvenlik Konseyine tehdit, yani "Ya bizimlesiniz ya da bize karşı!.." Saddam'a da kabul etmesi için gerekli bütün şartları havi bir ültimatom... Görülüyor ki, bu silahşörlerin niyeti diplomasiye şans filan vermek değil. Uluslararası hukuk yerine, güce dayalı "Orman Kanunu"nu yürürlüğe koymak için son hazırlık. Başka bir ifade ile zorbalığın zirvesi... Kravatlı ve takım elbiseli bu "üç silahşör" pazu kuvvetiyle insanlara boyun eğdirmeye yelteniyor. Ama bunlar bir şeyi unutmuş görünüyor. Jan Jack Ruosseau'nun dediği "Güç hak doğurmaz. İnsanlar ancak meşru olan güce boyun eğmelidir." Bu silahşörler ise sadece "zor oyunu bozar" mantığı ile hareket ediyor. Meşruiyyet ve hukuk kaideleri yerine zoru ikame etmeye yönelik bu zirveden çıkacak sonucun zırvadan başka bir şey olmayacağı belli. Kovboy ve yardımcıları Saddam'ı gözüne kestirmiş. Saldıracakları kesin de, saldırının sonucunda ne olur o belli değil. Zaferden emin görünen sömürgeciler, şimdiden sarhoşluk havasına girmiş ama ayıktıklarında iş işten geçmiş olacak!