İlk defa böyle bir klişeyi duymuyorsunuz... Bugüne kadar kim bilir kaç yüz defa veya bin defa, "Vatan elden gidiyor...", "Ülkenin toprakları satılıyor..." veya "Milli servetimiz ele güne peşkeş çekiliyor..." vs. teranelere kulak misafiri oldunuz. Bu tür lakırdıları, bazen terör örgütleri; bazen ukala köşe yazarları, bazen siyasi parti mensupları ve hatta liderleri tekrarlayıp durdu. Gerçekte ne ülke, ne de ona ait toprakların satılamayacağını; bunun istese bile, kimsenin yapabileceği bir iş olmadığını bilerek satış edebiyatına sarılanlar, hep bu şekilde zihinleri iğfal edip memleketin huzurunu bozma, böylece siyasi ve ekonomik rant devşirme maksadını güttüler. Ne yazık ki, her dönemde de bozguncular belli ölçüde başarılı oldular!.. Zihinlerimizde, bütün acılarıyla yerini muhafaza eden "28 Şubat Süreci", bunun en taze misalidir. Ergenekon isimli terör örgütü ile ilgili olarak, yapılan son tevkifatın kaçıncı dalga olduğu konusunda artık ihtilaf doğdu! Kimine göre beşinci, kimisine göre ise yedinci veya sekizinci dalga idi... Her dalgada farklı yönleri ile dikkat çeken sivri isimler, haliyle en fazla öne çıkıyor. İşte bu son dalgada, kendisini "Ben 28 Şubat'ın kahramanıyım..." diye tanıtan bir travesti de göz altına alındı. Yakalananlarla birlikte yine çok şaşırtıcı belgeler de ele geçirildi. Ülkeyi karıştırmak için, 28 Şubat'takine benzer yeni yeni tezgahların kurulduğu ortaya çıktı. İlk defa muvazzaf askerlerin (Beş tane teğmen ve bir askeri öğrenci) gözaltına alınmış olması, Ergenekon davasında yeni bir safhanın başlangıcıdır... "Ülke elden gidiyor, harekete geçelim..." mesajıyla, geçen sene Kara Harp Okulu'ndan mezun olan yedi yüz küsur öğrencinin provoke edilmeye çalışıldığı, konusunda ciddi bulgular var. Halen tutuklu olan E. Orgeneral Eruygur ve Tolon'la yapılan bazı toplantıların video görüntülerinden söz ediliyor... Bu tezgah ilk defa kurulmuyor! Hatırlayınız... 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde ve ondan iki - üç yıl sonraki Talat Aydemir kalkışmalarında da provoke edilen, edilmeye çalışılan yine Harp Okulu öğrencileri idi. Bu ve benzeri tezgahlardan ötürü; ülke olarak çok büyük kayıplar vermemize rağmen, hâlâ aynı şeylerin devam ediyor olması ne acı!.. Acaba ne zaman bu kirli oyunlara, kökünden set çekebileceğiz?! Ulusalcılık ve vatanseverlik adına, PKK, DHKP-C, TİKKO, Hizbullah vb. örgütlerle işbirliği yapan şebekeyi, bütün uzantıları ile birlikte deşifre edip, kanuni gereğini yapmadan bu mümkün değil... Şimdiye kadar soruşturmayı kesada uğratmak için, çok tehlikeli provokasyonlar yapıldı. Daha da yapmaya çalışacaklar! Ama ne pahasına olursa olsun, memleketi kaosa sürükleyip devleti ele geçirmeye çalışan çetenin tamamı; işbirlikçileriyle beraber yargı önünde hesap vermelidir.