Evet Sayın Baykal; ülkeyi böylesine germenin hiç kimseye; en başta da size ve partinize, hiçbir faydası yok!.. Siz, tecrübeli bir siyasetçisiniz. Fakat nedense, politik rekabette iyi sonuçlar getirecek olumlu ve ılımlı yaklaşımlar yerine; gerilimi ve sertliği ön plana çıkarıyorsunuz. Güya "uzlaşma" peşindesiniz ama; hep çatışmacı bir üslup kullanıyorsunuz... Bu ne yaman çelişkidir?! Seçimlerden önce, hiç gereği yokken; Cumhurbaşkanlığı meselesini bir kriz iklimine taşıdınız. Anayasa Mahkemesinden beklediğiniz kararı çıkartmak için; "Aksi halde çatışma çıkar" diye tehditte bulundunuz... Cumhurbaşkanlığı seçimi çıkmaza girince de; seçim meydanlarında, bunu iktidar partisine karşı bir siyasi başarı(!) olarak kullanmaya kalktınız. Başbakan Tayip Erdoğan'ı, "Beceremedin, adayını seçtiremedin..." diye son derece kışkırtıcı bir dille gerginliğin içine çekmeye çalıştınız. Lakin Türk halkı, sizin bu çatışmacı yaklaşımınızı benimsemedi ve beklediğiniz oyu vermedi. Dolayısıyla da, partiniz bu seçimlerden en büyük zararla çıktı. Bakınız, DSP'lilerin ayrılmasıyla birlikte milletvekili sayınız 99'a düştü. Oysa 2002 seçimlerinde 177 milletvekili çıkarmıştınız. Diyorsunuz ki, "Bu seçimlerde oyumuzu bir buçuk puan arttırdık..." Oysa bu değerlendirmeniz hiç doğru değil. Zira 3 Kasım 2002'de, % 19.4 oy almıştınız. Şimdi ise, % 20.8... DSP'nin 2002'de aldığı % 1.22'lik puanı ve bu seçimlere girmeyen SHP'nin yüzde yarımlık oyunu da göz önüne alırsanız; CHP'nin oyu hiç ama hiç artmamış. Hatta bir miktar azalmış!.. İktidar partisi oy oranını 13 puan arttırırken; siz ana muhalefet olarak rey kaybına uğramışsınız. Bu çok düşündürücü bir tablo... Cumhuriyet mitinglerine; rakamlarını abarttıkça abarttığınız o seyyar meydan kalabalıklarına rağmen; sonuç sizin açınızdan pek hazin oldu. Fakat görüyoruz ki, bu sonuçları da doğru şekilde değerlendiremiyorsunuz. Lider olarak sizin de onayınızdan geçen, seçim sonucu raporunda; CHP'nin başarısızlığına kılıf olarak bir düzine mazeret bulunmuş. En çok dikkat çeken nokta ise; bu raporda, partinizin neden beklenen oyu almadığından ziyade, iktidar partisinin bu kadar yüksek oy almış olması irdelenmeye çalışılıyor!.. Bu gerçekten garip bir durum. Başarısızlığınıza mazeret olarak bir de; medya üzerinde etkili olduğunu belirttiğiniz ve sayılarının az olduğuna da işaret ettiğiniz "İkinci Cumhuriyetçi"lerin beyin yıkamasını ileri sürüyorsunuz. "İkinci Cumhuriyetçi" dedikleriniz, hep demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yaptı. Ama CHP Yönetimi, sürekli olarak statükoya sarıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimine askerin müdahale edebileceğini söyleyerek; adeta "müdahale etmeleri için" davetiye çıkardınız. Ve Sayın Baykal, herkes demokrasi adına tepki gösterirken; siz, 27 Nisan'daki sanal muhtıraya açıkça destek verdiniz... Bütün bunların karşılığı olarak, Türk halkı seçim sandığında, sizin politikalarınızı tasvip etmediğini kesin bir biçimde ortaya koydu. CHP'ye hiçbir şekilde iktidar vizesi vermedi... Fakat Sayın Baykal, bu tabloya rağmen, siz hâlâ yanlışta ısrar ediyorsunuz. 22 Temmuz'da partinize oy vermediği için, kurmaylarınız halkı suçladı... Siz de yine, 22 Temmuz öncesinde yaptığınız üzere; Cumhurbaşkanlığı seçimini bahane ederek, toplumu gerginlik ve çatışma ile korkutuyorsunuz. "Kimseyi tedirgin etmek istemiyorum..." diyorsunuz ama; basbayağı öyle yapıyorsunuz!.. Ve bu yaptığınız, katiyen uzlaşma filan değil!.. Sayın Baykal, Millet Meclisi'nde büyük çoğunluğa sahip iktidar partisinin; kendi içinden bir aday çıkarıp Cumhurbaşkanı seçmesinden daha tabii ne olabilir? Daha öncekiler de böyle yapmadı mı? "Cumhurbaşkanlığını kendi tekeline almak" gibi nevzuhur ifadeler kullanıyorsunuz. Siyaset Bilimi hocası olarak ve bunca yıllık politikacı sıfatıyla, bunları nasıl söyleyebiliyorsunuz! Hayret doğrusu... Sayın Baykal, bugünlerde yeniden seslendirdiğiniz iddialar, 22 Temmuz'da beliren iradeyi adeta yok sayıyor. Geride bıraktığımız altı ay boyunca, fazlasıyla tekrarladığınız bu düşünceler; gerçekten çok bayatladı. Halkımızın ilgisini çekmiyor artık. Cumhurbaşkanlığı konusundaki bu anlamsız gerilim politikası, ülkeyi fazlasıyla yordu ve bıktırdı. Lütfen toplumu daha fazla germeyin ve yormayın. Eğer gelecekte, hakikaten iktidar olmak istiyorsanız; demokrasiye, çoğulculuğa ve halkın iradesine saygı gösteriniz. Millet sizden bunu bekliyor.