Üniformalı sahte general ve Gazze’de soykırım…

A -
A +

Zalim oğlu zalim Beşar Esad’ın askerlikle alakası yoktu… Babasının koltuğuna oturtabilmek için yaşını büyüttüler ve sahte bir generallik rütbesi verdiler. Şimdi eski rejim askerleri onun suratına basıp silah teslim ediyor!..

 

 

 

 

 

Suriye’de normalleşme gayretleri devam ederken, harici dünyanın ilgi ve alakası da yavaş yavaş hızlanıyor… Bu alanda gelişmeler yaşandıkça, medya organlarında yer alan haber ve yorumların mahiyeti de değişiyor. İlk günlerde, kanlı rejimi hızla deviren muhaliflerin merkezindeki HTŞ’nin (Hey’etu Tahriri Şam) lideri; esas ismiyle, Ahmed eş-Şara’nın kılık kıyafeti üzerinden spekülasyon yapılıyordu. Neyse ki, artık Suriye’nin geleceği ile alakalı söyledikleri dikkat çekiyor… Yabancı heyetlerin biri gelip biri gidiyor. Daha düne kadar başına on milyon dolar ödül koymuş olan Amerika bile kendisine heyet gönderdi ve artık kellesine konulan ödülün geçerli olmadığını beyan etti. Pek çok ülkeden heyetler geliyor. Bunların içinde Suudi Arabistan bilhassa dikkat çekti. Zira öteden beri bu ülkenin, ABD’den bile daha sert bir tavrı söz konusu idi… Bu arada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Şam’a yaptığı ziyaret için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Ahmed eş-Şara ile birlikte yaptıkları basın toplantısında dünyaya verilen mesajlar ve akşam saatlerinde Kasyun Dağı tepesinde Şam’ın gece görüntüsü eşliğinde gerçekleşen çay partisi başlı başına bir konu. Nitekim Sayın Fidan bu ilk ziyaretin Suriye’nin geleceğinde önemli bir başlangıç olacağını duyurdu. Suriye’de devletin yeniden ayağa kaldırılması çalışmaları şimdilik fena gitmiyor. Daha önce Irak’ta olduğu gibi, sistemin çökertilmemiş olması büyük isabet. Çünkü ABD Irak’ı işgal etmekle durmadı, devletin yapısını da göçertti ve bir daha düzeltilemedi. Irak hâlâ bu ceremeyi çekiyor!.. Suriye’de yumuşak geçiş en doğru hareket tarzı oldu.

 

Rejimin eski askerleri, ‘sahte general’ Beşar Esad’ın üniformalı resmine basarak, üzerlerine kayıtlı olan silahlarını teslim ediyor. Bu tablo dahi tek başına çok manidardır… Zira zalim oğlu zalim, Beşar Esad’ın askerlikle bir alakası yoktu. Velakin onu melun babasının koltuğuna oturtabilmek için, anayasa değiştirildi, hüküm Beşar’ın yaşına uygun hâle getirildi ve generallik rütbesi verilerek başkan yapıldı… İşte bu sahte, hain general bozuntusu; ülkeden kaçarken, daha önce çaldıkları yetmiyormuş gibi, altın-döviz ne varsa, kaldırabildiğini de beraberinde götürdü. Daha fecisi, burada evvelce dikkat çektiğimiz üzere, uçağının vurulmaması karşılığında; İsrail’e, Suriye’nin bütün kritik askerî tesislerinin konumunu vererek, hepsini bombalattırdı. Böyle bir alçaklık, böyle bir korkaklık yeryüzünde yoktur! Lanetli Esad klanı, kıyamete kadar bu ihanetin altında kalacak ve Suriye halkının beddualarını daima üzerine çekecektir. Ama bu dünyada da yapılması gereken şeyler var… Zalim oğlu zalim Esad’ın çaldığı paralar, çilekeş Suriye halkının malıdır. Dolayısıyla uluslararası sistem devreye girerek bu büyük hırsızlığı yapan Esad’dan hesap sormalı, çaldığı serveti sahiplerine iade ettirmelidir. Bunun hiç de kolay olmadığını biliyoruz elbet. Lakin istenirse, daha önce başka bazı memleketlerde olduğu gibi, pekâlâ hayata geçirilebilir. Avrupa Birliği nasıl Rusya’nın mal varlığına el koyup, tazminat olarak Ukrayna Halkına aktarıyorsa, bu hadisede de benzer bir yol izlenebilir…

 

      

TRUMP GAZZE KATLİAMI KARŞISINDA NE YAPACAK?

 

 

Dünya kamuoyu geniş ölçüde Suriye’ye dikkat kesilmişken İsrail terör devleti de, bundan istifadeyle katliam ve soykırım alçaklığına devam ediyor!.. Dünyanın Gazze halkını unutmaması lazım. Bu bir insanlık görevidir. İsrail vahşeti durdurulamazsa, bir halk tamamen ortadan kaldırılmış olacaktır. Şimdiye kadar yüzlerce aile toptan yok edildi ey dünya! Bakınız sadece dün, Nusayrat mülteci kampına yapılan bombardımanda 50 Filistinli katledildi. Önceki gün ölü sayısı (tespit edilebildiği kadarıyla) 47 idi. Son on günde toplam ölü sayısı beş yüzü geçti. Şimdiye kadar 17 bin 492’si çocuk, 11 bin 979’u kadın olmak üzere, 45 bin 259 Filistinliyi öldürdü Siyonistler. 107 bin 627 kişi de yaralı ve çoğunun hâli fecaat. Kayıp sayısı da tam olarak belli değil. Dört hafta sonra başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump acaba, Siyonist İsrail’in katliam ve soykırımına ne diyecek? Şaşırtıcı ve kaba bir üslupla Kanada’yı tefe koyan, başbakan Justin Trudeau’yu alaya alan, Panama Kanalı'na el koyma tehdidinde bulunan, Avrupa Birliği ülkelerine resmen ekonomik sopa sallayan, ama bir taraftan da barıştan söz eden Trump; bu ikinci döneminde, dünya için ne gibi çözümler veya yeni problemler üretecek acaba? Panama Başkanı Jose Raul Mulino, kanalın her santimi bizim malımız diyor. Fakat bu sözlere kulak verir mi? Ta Grönland’a uzanmaya çalışan Trump’ın pek de öngörülebilir ve dengeli bir siyasetçi olmadığı herkesce malum.

 

Siyonist İsrail hükûmeti, ilk döneminde kendisine büyük krediler açmış olan Trump’ın göreve başlamasını keyif içinde bekliyor. Bu arada Biden Yönetiminin verdiği sınırsız desteği de tepe tepe kullanıyor. Buradan güç alarak her tarafa saldırıyor… Hedefi bölgede büyük bir çatışma ve kaos çıkarmak… Bunun için devlet yapısının tarumar olduğu Suriye’ye amansız şekilde yükleniyor. Lübnan’ı daha önce aynı şekilde harabeye çevirmişti. Gazze ve Filistin’in tamamında mevcut durumun vahametini tekrarlamaya gerek var mı? Terörist, Siyonist İsrail’in etrafında saldırmadığı yer kalmadı. Ve hâlâ daha durmaya niyeti yok. Yemen’i bombalayan İsrail’in esas hedefi İran tabii ki… İran her fırsatta İsrail ile savaş istemediğini tekrarlıyor, ama Siyonist Yönetim bunu hiç de kale almıyor! Bakalım nereye toslayacak!..

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Muzaffer24 Aralık 2024 08:08

Tabii ki Türkiye’ye toslayacak!..