Utanın, utanın!..

A -
A +

Köşelerinden desteksiz atan ukalalar, biraz utanın!Utanın ve kafanızı kumdan çıkarın. Bölücü terör örgütünün, Nevruz üzerinden ülkeyi "kan gölüne çevirme" teşebbüsünü, hâlâ daha nasıl göremiyorsunuz? Bu ne aymazlıktır! "Güvenlikçi politika" gibi klişe lafları, tekrarlayıp duruyorsunuz. Neler olup bittiğini anlamakta zorunuz mu var? Bakınız Şırnak Cizre'de, güya Nevruz şenliği yapanların arasından, polise uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Sonuç: Beş polis ağır yaralandı. Ne yazık ki, 28 yaşındaki Ahmet Toprakoğlu, kurtarılamadı. Toprakoğlu nişanlıydı. Ailesi düğün hazırlığı yapıyordu... Dün yine, Diyarbakır'da polise bombalı saldırı düzenlendi ve bir komiser yaralandı. Aynı saatlerde, Cudi dağındaki çatışmadan, üç polis ve bir uzman çavuşun şahadet haberi geldi. Zamanında alınan tedbirlerle, daha büyük faciaların yaşanması önlendi. Mesela Van'da Nevruz gösterisi yapılacak meydanda, 2,5 kilogramlık plastik patlayıcı ele geçirildi... Şayet bu patlayıcı, gösteri sırasında infilak ettirilseydi, onlarca kişi hayatını kaybedecekti!.. Devletin gün ve alan yasaklamasıyla iktidar gösterisi yaptığını iddia edenler, gerçekten şaşkınlık içinde. Başbakan dün haklı olarak bu türden atıp tutanlara yüklendi. "Dağdan gelen davetler yüzünden mi, böyle atıp tutuyorsunuz" diye çıkıştı. Devlete başkaldırmış bölücü örgüte meydan açarak, örgütün şiddete dayalı zorlamalarına karşı, 'buyur dilediğin gibi olsun...' diye geri adım atarak, Kürt meselesinin çözüleceğini düşünenler, gerçekten gaflet içinde. Mesele özgürlük -güvenlik ekseninden ibaret değil. Konuyu sathi olarak ele alanlar veya örgüt uzantılarının toplantılarında, önlerine konulan malumat ile yetinenler, elbette tam ve doğru teşhisi koyamazlar. Bu kadar net ve açık... Antalya'da güvenlik güçlerine taş atan göstericileri, terlikle kovalayan kadının sağduyu ve samimiyetinden ders çıkarmak gerekir. Kocaeli'de kızını bölücü örgüt çemberinden kurtarmak için, BDP'li, Sabahat Tuncel'i tokatlayacak kadar kararlılık gösteren annenin cesaretinden, Bingöl'de çevredekilere zarar gelmemesi için, canlı bombanın üzerine atlayarak hayatını kaybeden annenin fedakârlığından ibret almak lazım ve dersler çıkarmak lazım... Köşelerden endazesiz atmakla, devlete yol göstermeye kalkmak beyhudedir. Polisin-askerin şehit edilmesi karşısında sesini çıkarmamak da, en hafif deyimiyle ayıptır, ikiyüzlülüktür! Yetmiş küsur yaşındaki Ahmet Türk'ün suratına yumruk atılması da, elbette çok ayıptır. İddia edildiği gibi resmi görevli biri bunu yapmışsa, gereken muhakkak yapılmalıdır. Ama BDP milletvekillerinin, birkaç günden beri ülkenin pek çok şehrindeki kanunsuz gösterilerde, ne gibi rol oynadığı da mutlaka sorgulanmalıdır. Bu arada Ahmet Türk'ün yumruklanmasına hassasiyet gösteren kalem erbabı, şehit ve yaralı polislerimiz için de aynı nezaket ve dikkati gösterebilmelidir değil mi? "Bahar Şenliği" formatında algılanması gereken Nevruz gününde, ortalığı kan ve ateşe vermek, vatandaşın can ve mal emniyetini korumak için çırpınan polis ve askeri şehit etmekle, Kürt meselesini çözeceğini sananlar, gün gelir kafalarını duvara vururlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.