Anayasa Uzlaşma Komisyonunun önce Cumhurbaşkanı ve bilahare Başbakanı (İktidar Partisi Genel Başkanı olarak) ziyaret etmesi, yeni anayasa konusunda beklentileri biraz daha güçlendirdi diyebiliriz. Her nedense başından beri, yeni ve sivil bir anayasanın mevcut parlamento tarafından yapılıp hayata geçirileceğine dair, yerli-yersiz kuşkular eksik olmuyor!.. Oysa şartlar esas itibariyle çok uygun ve ülkenin de buna şiddetle ihtiyacı olduğuna göre, hâlihazırdaki tereddütlerin anlamı kalmıyor. Ama hayır, gene de bu işin başarıyla biteceğinden kuşku duyanlar az değil. Yine de ümitvar olalım ve vesvese sahiplerini kendileriyle baş başa bırakalım. Cumhurbaşkanı Gül, Komisyon üyelerine çok özlü bir tavsiyede bulundu: Yeni anayasa yazılırken gereksiz teferruata girilmemeli ve görüş ayrılıkları da kopuş olarak değerlendirilmemeli... Başbakan Erdoğan da dikkat çekici görüşler serdetti. Özellikle mutabakat kavramı hakkında... Ona göre aranan mutabakat için, mutlaka herkesin katıldığı bir ittifak gerekmiyor. Toplumun ekser kısmını teşkil eden unsurların, aynı noktada buluşmasıyla bu sağlanmış olur. Siyasi açıdan, iktidar ve ana muhalefetin mutabakatıyla, mesele geniş ölçekte hâl yoluna girmiş olur. Diğer partilerin de mutabakata iştiraki elbette aliyu-l a'lâ olur. Ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Bu mümkün olmadı diye de, ülkenin en önemli meselesi ortada bırakılamaz, bırakılmamalıdır. Dolayısıyla Erdoğan'ın Komisyon üyelerine, "Siz dışarıdaki tartışmalara takılmayın, işinizi yapmaya devam edin..." demesi, doğru bir yaklaşımdır. Meclis ve Uzlaşma Komisyonu Başkanı Cemil Çiçek'in de, "Böyle bir mesaja ihtiyacımız vardı" şeklinde açıklama yapması, Parlamentonun bu meselede, arkasında daha çok destek görmek istediğini ihsas ediyor. Yürürlüğe girdiği ilk günden beri şikâyet ve eleştiri konusu olan, 1982 Anayasasından kurtulma isteğinde, samimi olan herkesin bu desteği esirgememesi lazım! Yaşanan süreçte, görüş serdetmek isteyen her kişi ve kuruma bu imkân, süre ve ortam hazırlama açısından fazlasıyla tanındığına göre, kimsenin ileri sürecek bir bahanesi olmasa gerek. Bundan böyle anayasa yapımına, destek yerine köstek olmak isteyenlerin de hem toplumsal tepkiyi, hem de bunun siyasi sonuçlarını dikkate alması gerekir herhâlde... Önümüzdeki hafta başında Komisyon üyeleri sırasıyla CHP, MHP ve BDP Genel Başkanlarını da ziyaret ederek görüş teatisinde bulunacak. Umarız ki onlardan da pozitif enerji ve kararlı biçimde siyasal destek alırlar. Zira artık herkes biliyor ki, bu ülkenin kimi temel sorunlarının köklü şekilde çözüme kavuşturulabilmesi yeni bir anayasaya merbuttur. Şu halde bu konunun daha fazla ertelenmesi, sıkıntıların da büyütülmesi ile aynı anlama gelir. Bütün partilerin sonuna kadar, müzakere masasında kalması ve samimiyetle uzlaşmaya gayret etmesi lazım. Ancak bu şekilde istenen neticeye ulaşılabilir. Burada müzakere yerine dayatma, uzlaşma yerine zıtlaşma gibi bir tavra toplum tahammül edemez. Şayet süreci tıkamak suretiyle, siyaseten herhangi bir başarı devşireceğini hesaplayan varsa, bilmelidir ki bu hesap yanlıştır ve mutlaka sandıktan döner!..