Vatan sevgisi; oy kullanmak için tam 1.100 kilometre…

Sesli Dinle
A -
A +
Evet, vatan sevgisi ve vatandaşlık şuuru, elbette ülke yönetimine dair irade ortaya koyma sorumluluğunu da getirir… Çünkü demokrasi ve istikrarın yerleşmesi, kökleşmesi, her türlü tasalluttan korunabilmesi için böyle bir iradenin olması kaçınılmazdır… Her nimetin bir külfeti vardır derler, değil mi? Bağımsız bir ülkede yaşamanın elbette bedeli vardır. Yani yeri geldiğinde, o bağımsızlık ve egemenliği korumak için; can ve mal, ne gerekiyorsa hepsini feda etmek icap eder. Şair “Toprak şayet uğrunda ölen varsa vatandır…” derken, işte bunu anlatıyor. Vatan, millet ve devlet için ille de her zaman ağır külfet yüklenmek gerekmiyor. Bazen de çok kolay ve sıradan durumlarla yüz yüze gelebiliriz. Lakin basit ve sıradan gibi görünse de, netice itibarıyla büyük ehemmiyet arz eder. Mesela dört veya beş yılda bir gidip seçim sandığına oy atmak, atla deve değil!.. Ne var ki, geçmişte bu basit vazifeyi ifa etmeyen kitlenin kalabalık olduğu da bir vakıadır. Kimi tembellik, miskinlik ve sorumsuzluktan, kimileri de konforunu bozmaya yanaşmamaktan, tatil keyfinin ağır basmasından ötürü, sandık başına gitme zahmetine girmiyordu mesela.
 
Neyse ki, son yirmi yılda, vatandaşlarımız seçimlere katılma konusunda yüksek bir hassasiyet gösteriyor. Yüzde seksenlerin üzerinde bir katılma oranıyla Türkiye, Batı ülkelerinin birçoğuna nazaran, bu hususta önde gidiyor. Demokrasi bilincinin bizden daha ileride olduğu varsayılan, AB ülkeleri ve özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde, vatandaşların ülke yönetimine dair irade beyanında bulunma ve oylarıyla gidişata yön verme hususunda isteksiz kaldığı görülüyor. Seçimlere katılma oranının bazen yüzde ellinin altına düştüğü dahi tecrübe edilmiştir ki, bu durumda çoğunluk esasına dayanan demokratik yönetim kavramının, pratikte ne derece tahakkuk ettiği ciddi tartışmalara konu olmuştur…
 
Hiç şüphesiz vatandaşların ülke yönetimine katılması, yalnızca belli periyotlarla seçim sandığına gitmekten ibaret değildir. Ancak adına demokrasi denilen halk idaresinin de olmazsa olmazı sandıktır. Esas temadan kopmamak için, bu oy kullanma meselesinden uzaklaşmayalım. 1962’den 1987’ye kadar, gurbetteki vatandaşlarımızın oy kullanma hakkını yerine getirmesi için hemen hiçbir şey yapılmamıştı. Bu şekilde çeyrek asrı geride bıraktıktan sonra, nihayet gurbetçilerimiz için ilk önce sınır kapılarında oy kullanma imkânı doğdu. Nihayet 2012 yılında seçim mevzuatında yapılan yeni düzenlemelerle, artık gurbetçilerimiz de bulundukları ülkede vatandaşlık görevini ifa edebiliyorlar. Ne mutlu!..
 
14 Mayıs seçimleri için, yurt dışında olup oy kullanma hakkı bulunan üç milyon 786 bini aşkın vatandaşımız var… Bunlar için 73 ülkede belli yerlere sandıklar kuruldu. Şu ana kadar gelen bilgilere göre oy kullanan vatandaş sayısı bir buçuk milyona yaklaşıyor. Bu durum, eski yıllara nazaran daha yüksek oranda bir katılımı gösteriyor. Fransa, Belçika ve Almanya gibi ülkelerde, zorluklar çıkarılmasına, hatta bölücü terör örgütü ve yabancı düşmanı ırkçılar tarafından çeşitli saldırılara maruz kalmalarına rağmen, gurbetçi vatandaşlarımız oy kullanma vazifesini yerine getiriyor. Bunun için hayli uzak mesafelere gitmeyi göze alan vatanseverler özel bir teşekkürü hak ediyor. Mesela bir ahbabımızın oğlu uzun yıllardır ABD’de yaşıyor.
 
Ahmet Sait G. Ohio eyaletinin Cleveland şehrinden 550 kilometre uzaklıktaki Chicago (Şikago) kentine giderek oyunu kullandı. Gidiş geliş tam bin yüz kilometre… Ahmet Sait gibi üç yüz, beş yüz, bin kilometre yol yapan daha çok kardeşimiz var şüphesiz. Onların bu vatanseverliğine gıpta etmemek mümkün değil. Vatan böyle gençlerin omuzlarında yükselir…
 
Bu arada depreme maruz kalan on bir vilayetimizden, yaklaşık üç milyon kişi başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. Bunların içinde yaklaşık üç yüz elli bin kişinin kaydını aldırdığı bilgisi verilmişti. Geriye kalanların önemli bir kısmının da, seçim günü eski ikamet yerlerine gelerek oy kullanması bekleniyor.
 
Depremzedelerin katılma oranı ne kadar yüksek olursa, o derece değerlidir. Ciddi mazeretleri sebebiyle seçimlere katılamayacak olanlara tabii ki anlayış göstermek lazım. Afetzede vatandaşların kendi bölgelerine intikali için siyasi parti teşkilatları kısmen yardımcı olabilir. Şartlar ne olursa olsun, bir oy bir oydur ve heba edilmemelidir.
 
Şu tablo yeterince dikkat çekici değil mi? Yabancı basın nice zamandır, 14 Mayıs’ı dünyada 2023 yılının en önemli seçimi olarak ilan edip duruyor. Demek ki, heriflerin bir bildiği var... Bunlara ders vermek gerekmez mi? O hâlde mesafe tanımadan sandık başına!..    
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.