Ver gazı, yanarsa  yansın!..

Sesli Dinle
A -
A +

Yazının başlığına değişik anlamlar yüklenebilir. Türkçenin “elastikiyeti” buna müsait… Ancak kastettiğimiz amiyane tabiriyle birilerine ‘gaz vermek’ değil. Mevzu, çıkarılamaz denilen TABİİ GAZIN hikâyesi...

 

 

 

Ramazan münasebetiyle iftar ve sahur sofraları sık sık gündeme geliyor. Eh, ne de olsa can boğazdan gelir! Ama yeme içme adabı da önemli… Sağlıklı beslenmek için, neyi ne zaman ve nasıl yememiz gerektiğini iyi bilmeliyiz. Bu konuda atasözleri ve halk deyişleri bin yılların tecrübesini bizlere aktarır. Onlara kulak kabartmak işimizi kolaylaştırır zahir. Ecdat ne demiş? Ye yağlıyı iç suyu, donarsa donsun. Ye tatlıyı içme suyu yanarsa yansın… Yağlıyı da tatlıyı da pişirmek için bir şeylerin yanması lazım. Odun, kömür, gaz vs. Kibrit kutusu gibi üst üste konmuş apartman dairelerinde odunu da kömürü de yakmak artık mümkün değil. Bize gaz lazım!.. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz’den çıkarmaya başladığımız doğalgazın, potansiyel olarak evlerde kullanılan miktarı karşılayabilecek ölçekte olduğunu açıkladı. Bu önemli bir müjde. Demek ki, bundan sonra evlerimizde millî doğalgazımızla rahatça aşımızı pişirebileceğiz… Bayram öncesi bu konuda verilen bir başka müjde de şu: Her eve 25 metreküp bedava gaz… Yazının başlığı şimdi daha iyi oturdu galiba: Ver gazı, yanarsa yansın!..

 

Bayram öncesi biraz da hafif ve neşeli bir yazı olsun diye, bu girizgâhı yaptık. Ancak mesele çok ciddi. Hem de ülkenin en ciddi konularından biri. Yani enerji… Yani millî güvenlik meselesi. Petrol ve doğalgaz enerji ihtiyacında, yüzde 90’lar (doğalgazda yüzde 99, petrolde ise yüzde 92) mertebesinde dışa bağımlı olan Türkiye, bugün önemli bir hadiseyi yaşıyor. Kendi millî imkânlarımızla, Karadeniz’de; 2200 metre deniz tabanı altında keşfettiğimiz toplam 710 milyar m3’lük rezervden üretilen doğalgaz, 170 km’lik mesafeden sahile ulaştı ve bugün Filyos doğalgaz işletme tesislerinde yakılarak test edilecek. Mayıs ayında da evlerde kullanılmaya başlanacak… Evet, bugün büyük gün. Çünkü dünyanın en hızlı tamamlanan derin deniz gaz sahası geliştirme projesinde, işin artık sonuna gelmiş bulunuyoruz. 2020 yılı Ağustos ayında keşfedilen ve o yılın dünyadaki en büyük keşfi olan gaz rezervi, kıyıya uzaklık, derinlik ve rezerv büyüklüğü bakımından dünyadaki en büyük doğalgaz projesi hüviyetine sahip. Türkiye’nin ilk ultra derin deniz üretim sahası olmanın yanında, Avrupa’nın da en büyük doğalgaz alım ve işletme tesisi… Eh, bu kadar enleri bir araya getiren bir proje, her ülke için yüz akıdır. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi sebebiyle, doğalgazın karaya ulaştırılıp devreye alınması bir ay gecikti. Zira projede görev alan birçok personelin ailesi felakete maruz kaldı ve bu da çalışmaları aksattı. Ama bir ayda durum telafi edildi.

 

Bu güçlü bir başlangıç… Türkiye enerji alanında başka önemli adımlar da attı. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin birinci etabı da artık üretim için gün sayıyor. Santral tamamlandığında, Türkiye’nin bugünkü elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 10’unu tek başına karşılayacak… Bir diğer önemli konu da, Türkiye’nin artık nükleer enerji üretimi tecrübesine sahip olmasıdır. Türkiye devasa projeleri çok hızlı biçimde hayata geçiriyor. Dün TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinde, biyoteknoloji araştırma faaliyetleri; aşıların ve ilaçların geliştirilmesi, pilot ölçekte üretilmesi, testlerin yapılabilmesini sağlayacak Türkiye’nin en entegre tesisi hizmete girdi… Savunma Sanayiinde her biri başlı başına çok önemli ve stratejik projelerin bir bir hayata geçtiğini memnuniyetle takip ediyoruz. Mayıs ayı başında Millî Muharip Uçak (MMU) ve Hürjet piste çıkıyor. Hürjet mavi göklerde süzülmeye başlarken, MMU’nun uçuş öncesi testleri devam edecek. Bu projede çok hızlı ilerleme kaydediliyor. Daha önce 2025’te uçması planlanan MMU, sürpriz yaptı. Bu yılın sonunda havalanacak…

 

Evet, Türkiye güçlü bir devlet… Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, önceki akşam İstanbul Finans Merkezinde, medya mensuplarına verdiği iftar yemeğinde şunu söyledi. “Kahramanmaraş depremlerinin ardından sadece yetmiş beş gün içinde, yüz bin konutun temelini attı Türkiye. Bunu başka hiçbir ülke yapamaz. Amerika dâhil…” Gerçekten Türkiye’nin maruz kaldığı asrın felaketi sonrasında ortaya koyduğu performans takdire şayan. Kim ne derse desin, Türkiye gücünü göstermiştir. Bununla ilgili ileri geri konuşanlar, siyaseten veya ideolojik bakımından hazımsızlık çekenlerdir. Bakan Kurum, yeni konutların inşası konusunda, hükûmete “aceleniz ne” diye tenkitte bulunanların, çadırda yaşayan vatandaşın çektiği sıkıntıyı idrak edemediklerini belirtti. Ve bunların ileriye dönük herhangi bir vizyona da sahip olmadığına dikkat çekti. Gelgelelim bunlar şimdiden kendilerini seçim kazanmış gibi görüyor. Ne diyelim? Masa’nın dağılmaması için ver coşkuyu ver coşkuyu!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.