Wiki wiki sazanlar!..

A -
A +

"Sazan gibi her şeye atlama..." lafı çok basit, çok ayağa düşmüş ifadedir ama; kimilerinin bayağı hâl ve hareketlerini anlatmak için de daha seviyeli bir kalıp bulmak zor... WikiLeaks'ın (Bildiğim kadarıyla her şeyi sızdırırım anlamına geliyor) adına yaraşır biçimde sızdırdığı belgelerin içinde, nedense bazılarının merakını en fazla kaynağı belirsiz dedikodular celbediyor. Ve sazan gibi üstüne atlıyorlar! O kadar ki, 'ulusalcı' kimliği ile öne çıkan bir kalemşor, Başbakan Erdoğan'ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı bulunduğuna dair iddiayı; derhal avukat vasıtasıyla yasal zemine taşımaya çalışıyor. "Başbakanın son mal beyanında bu hesaplar gözükmediğine göre, en kısa zamanda açıklama yapmadığı takdirde, bilmem hangi kanunun hangi maddesi gereğince yargılanmalı..." türünden komik komik şeyler yazmış. Bir başka postal civeleği de, bu tür dedikoduların ciddiye alınmamasından çok rahatsız olmuş. "Böyle bir durum, (yani sokaktaki dedikodularının ciddiye alınmaması) yalnızca bizim ülkeye mahsus", diye de ahkam kesiyor iyi mi! Sazanlar bunlarla sınırlı değil elbet. Daha önce de burada dile getirdik. CHP, "mal bulmuş mağribi" misali WikiLeaks sızdırmalarının üzerine atladı. Genel Sekreterin komisyonlu demarşından sonra, genel başkan Kılıçdaroğlu da, bu iddiaların çok ciddi olduğunu, Başbakan'ın mutlaka açıklama yapması gerektiğini söyledi. Başbakan dün çok net bir açıklama yaptı. Bakalım CHP Yönetimi şimdi ne diyecek demeye kalmadan Kılıçdaroğlu derhal konuyu başka tarafa çekti. "Bu suçlamayı yapan biz değiliz, Amerika. Başbakan onlardan hesap sorsun..." Hurra!.. Tam bir Kılıçdaroğlu manevrası. Çok eğlenceli! Eğlenceli olan başka şeyler de var şüphesiz. Mesela dışişleri bakanlığı müsteşarlığı da (o zaman adı genel sekreterlik idi) yapmış olan çok deneyimli diplomat, CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ demiş ki: "ABD gibi çok önemli bir müttefikimizin tehlikeli gördüğü bir kişi dışişleri bakanlığı koltuğunda kalamaz..." İşte monşerlik diye buna derim! Belgelerin içinden çıkan ve daha çıkacak olan tirajikomik durumlara bakıp epeyce eğleneceğiz anlaşılan. Bakınız mesela Bayan Clinton, kendi sefaretine yolladığı talimatta, Rusya Başbakanı Putin ile İtalyanın Başbakanı Berlusconi arasındaki samimiyetin, herhangi bir iş ortaklığına kadar uzanıp uzanmadığının araştırılmasını istemiş... Herhalde yakında bu ikiliden biri, Hilary'ye "Madam aramıza üçüncü ortak olarak katılmak ister misiniz?.." diye bizzat sorar. Öyle anlaşılıyor ki, "Süper Güç"ün acar hariciyesi, küresel politik konuların ötesinde kişilerin kasasına, kesesine, hatta yatak odalarına kadar uzanan merakla her şeyi didik didik ediyor. Türkiye ve Türk politikacılarıyla ilgili dedikoduların tamamı, daha önce yerli medyada defalarca dillendirilmiş şeyler. Hatırlayınız "Erdoğan'ın bir milyar doları var..." geyiği ne kadar tedavülde kalmıştı. Eh, bir milyar dolar da ancak sekiz ayrı hesaba sığabilir değil mi? Amerikan diplomatlarının işi gerçekten zor. Öyle ki, bir kısmı Washington tarafından merkeze çekilmek zorunda kalabilir. Herhangi bir ülke diplomatının, Amerikalı mevkidaşına pişkin yüz ifadesiyle "Ekselans..." diye hitap ederken; aynı zamanda müstehzi bir eda ile, "Seni gidi magazin dedikoducusu seni!.." gibisinden, vücut diliyle dalga geçtiğini düşünün. Amerikan karizması yerle bir gerçekten...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.