Yeni anayasa taslağı ne durumda? Sızan haberlere göre, AK Parti yetkilileri, taslak metin üzerinde son rötuşları yapıyor. Yine sızan haberlere göre, taslak metnin ocak ayında kamuoyuna açıklanması bekleniyor... yeni anayasa hazırlıkları ile ilgili tartışmalar, kısa bir dönem için hayli hararetli biçimde devam etmişti. Ancak bu tartışmalar kısa süreli oldu. Herhalde esas tartışmalar, nihai taslak metin ortaya çıktıktan sonra başlayacak. Oysa beklenirdi ki, geniş katılımlı tartışmalar, iktidar partisinin hazırlamakta olduğu taslak üzerindeki çalışmalar sürerken de devam etsin ve bu hazırlığa daha çok katkıda bulunulsun!.. Zira bir şeyin başlangıcı çok önemlidir. Hangi tempoda başlarsa öyle de sürer. Fakat böyle olmadı. Tartışmalar hem çok kısa süreli oldu, hem de çok dar kalıplar içine sıkıştırıldı!.. Daha önce Ceza Kanununda da yaşandığı üzere, bütün mesele sanki üniversitelerde başörtüsünün yasak olup olmaması imiş veya laikliğin tanımının nasıl yapılacağı imiş gibi konu esas istikametinden saptırılıverdi... Tabii ki, böyle bir yaklaşımla anayasa tartışması sağlıklı biçimde yapılamaz. Anayasalar devletin yapısını ve işleyişini düzenleyen toplumsal mutabakat metinleri olduğu için; bütün olarak ele alınır ve kurucu ve düzenleyici ilkeleri, ahenkli şekilde tanzim edilir. Bölük pörçük, çelişkili ve toplumun sosyolojik yapısı ile uyumsuz bir tablo arz eden anayasalar; zaten başarılı şekilde uygulanamaz ve bugüne kadar yapıldığı gibi, sürekli değişiklik ihtiyacı hasıl olur. Onun için, yapılacak yeni anayasa hakkındaki tartışmalar; her şeyden evvel tam anlamıyla serbest, sınırsız ve geniş katılımlı olmalıdır. Yani herkes ve her kesim bu konudaki düşüncelerini ortaya koymalıdır. Koyabilmelidir. İsterse bu düşünceler uçuk-kaçık olsun!.. Bundan korkulmamalıdır. Zira en sonunda toplumun bütününden kabul görecek olan görüşler zaten makul olacaktır. Bu açıdan tartışmalara bir sınırlama düşünülmemelidir. Tam aksine herkesin fikri katkıda bulunabilmesi için gerekli ortam hazırlanmalıdır. Böylece, hiç kimsenin seslendirilmemiş fikri ve itirazı kalmamalıdır. Hem bakalım katkı vermesi gereken kurum ve kuruluşlar (mesela üniversitelerimiz) ne kadar katkıda bulunma gayreti gösterecekler!.. Şu ana kadar, bildiğimiz kadarıyla; iki tane kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu (Türkiye Barolar Birliği ve TOBB) ile, bir sivil toplum kuruluşunun (MÜSİAD) dışında kayda değer bir çalışma yapan yok. Bir de "Anayasa Uzlaşma Platformu" adı altında, taslak hazırlama yöntemi ve anlayışına yapılan bir eleştiri var. TOBB'un öncülüğünde yapılan "Anayasa Çalıştayı"nda ortaya çıkan tekliflerle, Barolar Birliği'nin 2001'de hazırlattığı "Anayasa tasarısı"nı revize edip "Anayasa Önerisi" adıyla yeniden sunması ve MÜSİAD'ın "Yeni Bir Anayasa İçin Görüş ve Öneriler" başlıklı çalışması, her şeyden önce niyet ve teşebbüs olarak, takdir edilmesi gereken gayretlerdir. Diğer taraftan şu ana kadar CHP ve MHP cenahından, yeni anayasa hazırlığı ile ilgili hemen hiçbir hareket görülmüş değil... Doğrusu bu durum hayli düşündürücü. İktidar dışındaki siyasi partiler, anayasa çalışmalarına sadece peşinen muhalefet etmek veya ortaya getirilecek metne Meclis zemininde yalnızca eleştiri yöneltmekle yetinmemelidir. Tam aksine, toplumun bütününü tatmin edecek ve genel kabul görecek bir anayasanın yapılabilmesi için, muhalefet partileri de en az iktidar kadar çaba sarf etmelidir. Henüz resmi bir taslak ortada olmadığı için, tartışmalar daha ziyade soyut biçimde cereyan ediyor. Burada hemen belirtelim ki, iktidarın tartışmaya açacağı metin, mutlaka tam bir özgürlük ve gelişmiş demokrasi anlayışı ile hazırlanmış olmalı. Yani daha baştan, birtakım yasaklarla malul bir metin önümüze konmamalıdır. Bu açıdan Barolar Birliği'nin 2001'de hazırlatmış olduğu metnin son derece önemli bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. Kısacası gerçekten yeni, çağdaş ve özgürlükçü bir metin önümüze getirilmelidir.