28. Dönem Milletvekilleri dün and içme prosedürünü tamamladı ve yeni Meclis teşekkül etti… Bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan bu prosedürü yerine getirecek ve akabinde de yeni kabineyi açıklayacak. Hem yasama hem yürütme organına başarılar dileriz.
Devlet yönetiminde devamlılık esas olduğundan, devir teslim törenleri bitinceye kadar eskiler fiilen göreve devam eder. Hem hükûmetin hem de Meclis'in bu dönemde çok yüklü bir gündemi söz konusu. Bu sebepledir ki, Sayın Erdoğan seçildiğinin ertesi günü, “derhal gerekli talimatı verdiğini” dile getirmişti. Çok geniş kitleleri ilgilendiren ekonomik konularda, Meclis’in süratle yapması gereken düzenlemeler var. Bu çalışmalardaki isabetlilik ne kadar iyi olursa, neticesi de memleketimiz için o kadar faydalı olur şüphesiz. Bunlar ülke yönetiminde olağan meselelerdir ve zaten olması gerektiği gibi yürümesi beklenir. Bir de iktidar kanadını daha sıkı ve verimli çalışmaya zorlayacak muhalefet kanadına ihtiyaç var.
Soru şu: Yeni dönemde YAPICI BİR MUHALEFET GÖREBİLECEK MİYİZ?
14 ve 28 Mayıs’ta aldıkları ağır siyasi mağlubiyet sebebiyle, muhalefet kanadında ciddi dağınıklık, şaşkınlık ve karışıklık var. Her şeyden önce şu noktayı belirmek lazım: Millet İttifakı bileşenleri (artık eski mi desek?) eğer doğru bir seçim değerlendirmesi yapabilirlerse, bunun ileriye dönük faydasını görecekler. Ama yanlışta ısrar ederlerse daha çok açmazlara düşerler. O yüzden fiilen dağılmış olan İttifak’ın ille devamı istenecekse, bu yeni şartlarla, yeni hükümlerle olabilir. İyi Parti’nin bu konuda daha kararlı bir tutum içinde olacağı seziliyor. Peki, DEVA, Gelecek Partisi, SP ve DP nasıl hareket edecek? İleriye dönük nasıl bir vizyon ortaya koyacaklar? Koyabilecekler mi? İlanihaye ittifak/lar olamayacağına göre, yeni çözümler bulmak zorundalar. Herhâlde CHP’nin gölgesinde kalmak gibi bir durumu kabullenmeyeceklerdir. Yeni bir güç birliği formatında, bu partilerin dördü veya beşi, farklı bir vizyon ve hedef için bir araya gelebilir mi? Onu da zaman gösterecek. Bu doğrudan parti liderlerinin çizecekleri isabetli ve tatbik edilebilir politikalara bağlıdır. Ki, bu aynı zamanda o liderlerin siyasi ömrüyle de doğrudan alakalıdır…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs akşamı Beştepe’de yaptığı balkon konuşmasında, Türkiye’de bir muhalefet problemi olduğunu dile getirdi. Bu ifadenin hedefindeki esas siyasi kimlik, tabiatıyla ana muhalefet olarak CHP’dir. CHP’nin bugüne kadar yapıcı ve yol gösterici bir muhalefetini göremedik. Daima engelleyici, takoz koyucu ve ülke yararına olan projelere ket vurma gibi olumsuzlukların dışında hatırı sayılır bir plan programı görülmedi. O yüzden de seçimleri kazanamıyor. Ama tuhaf olan şu ki, bu konuda sürekli olarak halkı suçlamaya kalkışıyor. Bakınız 14 ve 28 Mayıs’ta, dünyaya örnek olacak seçimler yapıldı bu ülkede. Her ikisinde de elli küsur milyon insan sandık başına gitti ve seçim güvenliğini etkileyecek en ufak bir asayiş problemi yaşanmadı. Keza oy sayımında herhangi bir usulsüzlük ve yanlışlık olmadığı da, Millet İttifakı bileşenleri dâhil, herkes tarafından ikrar edildi. Hâl böyle iken, başta CHP olmak üzere aynı muhalefet kanadının seçim sonuçlarını hiç hazmedemediğini görüyoruz. Demokratik yarışta açık arayla ipi göğüsleyen AK Parti ve Cumhur İttifakı’nı tebrik edip, kendi eksiklikleri ve hatalarıyla yüzleşmek yerine, iktidar kanadını suçlamaya devam ediyorlar. CHP’nin parti içi eğitim sorumlusu Aytuğ Atıcı gibi isimlerin medeni cesaretini, (Biz bu seçimleri kazanamadık. Biz başarısız olduk…) şeklindeki doğru tespitini dahi paylaşamıyorlar…
Bu arada özellikle sosyal medya trolleri ile uçuk kaçık malum sanatçı bozuntuları (gerçek sanatçılar elbette müstesnadır…) ve aykırı tip bazı akademisyenler, Türk milletinin ortaya koyduğu millî iradeye saygısızlık yapmaya devam ediyor. Neymiş efendim Türkiye’de demokrasi yokmuş! Karın ağrılarınızla kıvranmaya devam edin siz… Bu akılsızlıkla devam ederseniz siz daha çok duvara toslarsınız… İçinizden ipini koparıp taşkınlık yapanlar, sizin gibi düşünmeyen vatandaşlara hakaret etme cüretini gösterenlerin yakasına elbette kanun yapışacak ve hesabını yargı mercilerinde soracaktır. Haddini aşanlar, saldırganlaşıp terbiyesizlik yapanlar er geç adaletle tanışacaktır. Bunu unutmayınız!