Yeni yasama yılı başlarken...

A -
A +

TBMM'nin 22. döneminin ikinci yasama yılı dün başladı. Bu vesile ile Cumhurbaşkanı'nın TBMM Genel Kurulunda, Başbakan Erdoğan ve Anamuhalefet Lideri Baykal'ın parti gruplarında yaptıkları konuşmlarda, Türkiye için Avrupa Birliğine entegre olma yolunda çok önemli bir zaman dilimi olan 2004 yılı boyunca gündemde olacak olan ve olması gereken konular dile getirildi. Bu konuşmalardaki bazı detayları önümüzdeki günlerde parça parça ele alacağız. Bugün yapılan üç konuşmayı sadece genel hatlarıyla yorumlamaya çalışacağız... Evvela Cumhurbaşkanının Genel Kuruldaki konuşmasına bakalım. Açılış konuşması olarak hayli uzun bir metin (48 sayfa) olan konuşmada makro konular yanında, teferruat sayılabilecek bir çok mikro mesele de ele alındı. Bu konular TBMM'nin açılış konuşmasında yer almalı mıydı? Doğrusu tartışma götürür. Bir de Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasında ille de yeni kelime kullanacağım şeklindeki ısrarı, konuşmayı olması gerekenden daha az etkili hale getirdi... Sayın Sezer, "huzur" yerine defalarca "gönenç", "kuvvet veya güç" yerine "erk", "tarafsız" yerine "yansız" "gaye, maksat, hedef" yerine "erek" gibi kelimeler kullandı. Halkın kullanmadığı bu ve benzeri kelimelerle dolu konuşma, Sayın Cumhurbaşkanının zaten akıcı olmayan hitabet tarzı ile birleşince çok donuk ve monotonlaştı. Bazıları diyebilir ki, konuşmanın muhtevası dururken niçin şekli şemaili ile uğraşıyorsun? Doğrudur ancak, böyle önemli günlerde yapılan konuşmalar her yönüyle ramp ışıkları altındadır. Çünkü o konuşmayı sadece milletvekilleri ve yerli basın değil, yabancı devletlerin diplomatik misyonları da takip etmektedir. Bilmiyorum maruzatımı anlatabildim mi? Sayın Sezer, konuşmasında iktidara da, muhalefete de mesajlar verdi. Böyle olunca da zaman zaman yalnız AK Partiden veya CHP'den alkış aldı. Hatta 2003 yılında işsizlik yüzde 9.3'den yüzde 10'a çıkmıştır deyince CHPliler şiddetle alkışladı. Bu alkış İktidar partisi milletvekillerinin gülüşmelerine yol açtı. Cumhurbaşkanı, hukuki, siyasi ve iktisadi konularla dış politika meselelerine geniş şekilde temas etti. Ancak yeni bakış açıları getirmekten ziyade bilinen ve daha önce de çeşitli vesilelerle kısım kısım ifade ettiği görüşlerini tekrarladı. Oysa Sayın Sezer'in konuşmasında daha yeni ve evrensel ölçekte bakış açısı getiren mesajlar yer alabilirdi. Başbakan'ın AK Parti Grubundaki konuşması, yer yer hamasi olmakla birlikte, yeni siyasi anlayış ve yaklaşımı da ortaya koydu. Bu çerçevede "Köhne alışkanlıklar"ın gereği olarak gündemi saptırma gayretlerinden tutun da, genlere işlemişcesine sadece 'muhalefet olsun' için ak olan kara deme inadının beyhudeliğinden bahsetti. Millet iradesinden başka hiçbir irade veya güce itibar etmeyeceklerini vurguladı. Geçen on ay zarfında yaptıkları bazı hizmetlerle yeni dönemde yapmak istediklerini genel hatlarıyla özetledi. Başbakanın hatiplik kabiliyeti kendisine sık sık alkış getirdi. CHP Lideri Baykal ise, siyasi tecrübesini ve hitabet kabiliyetini birleştirerek etkili bir konuşma yaptı. Klasik muhalefet anlayışını yansıtan konuşmasında, bankazedelerden yolsuzluklara, seçimlerle ilgili tartışmadan Irak'a asker göndermeye ve ABD ile imzalanan 8.5 milyar dolarlık anlaşmaya kadar, önemli konularda CHP görüşünü çok ustaca ortaya koydu. Yolsuzluk, Irak, seçim gibi konulara Cumhurbaşkanı da genişçe temas etti. Ancak yerimiz kalmadığı için mukayeseli olarak ileriki günlerde ele alacağız. Bugün son olarak, parti gruplarındaki genel görünümü çok kısa olarak ifade ederek bitirelim; AK Parti Grubu büyük ekseriyetiyle gençlerden oluşurken, CHP tam tersine elli-altmış CHP'de ise, profesyonellik ve tecrübe öne çıkıyordu. Bakalım iktidarın amatör heyecanı ile muhalefetin profesyonelliği nasıl bir siyasi performans sergileyecek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.