Şu YGS (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı) meselesi gerçekten neyin nesidir? Bu sınav üzerinden kimler, neyi devşirmek istiyor? İlk günden beri, bu sınavla ilgili iddia ve kuşkuları bahane ederek; ÖSYM ve YÖK'e ve Hükümete karşı, planlı-programlı, oldukça iyi hazırlanmış bir saldırı aralıksız devam ediyor... Sınavda yolsuzluk, usulsüzlük veya başka bir kanunsuzluk yapıldığına dair henüz resmî bir tespit yok. Ama başından beri ortaya atılan pek çok iddianın, hepsi varitmiş gibi bir hava estiriliyor. Bu konuda ekranlara çıkan bazı tipler (Bu ifadeyi bilerek ve isteyerek ve kasıtlı biçimde kullanıyorum. İ.K.) kurulmuş zemberek gibi konuşuyorlar. Ağızlarından ateş saçıyorlar. Öylesine bir kin ve öfke kusuyorlar ki, 'bu işin içinde başka iş var...' dedirtiyorlar. Besbelli maksat üzüm yemek değil, bağcı dövmek. Lise öğrencilerini sokağa dökmeye çalışıyorlar. Boykota sürüklenen öğrenciler neyin peşinde olduğunun dahi farkında değil. Bir anafora kapılmış gidiyorlar. Ama birileri bu durumdan gayet memnun. Çünkü bu kafa karışıklığını hükümet aleyhine kullanmak kolay. Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan'dan daha çok, ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir'in ismini diline dolamış, saldırıyor da saldırıyor. Diğer taraftan Cumhuriyet Savcılığı sınavla ilgili soruşturmasını sürdürüyor. Şu ana kadar, sınavın iptalini gerektirecek bir bulguya rastladığına dair kayıt yok. Bu arada bir öğrenci avukatı vasıtasıyla Ankara Yedinci İdare Mahkemesine iptal davası açmış. Avukat arkadaş basın karşısında öyle bir galeyana geliyor ki, düşman başına... Nedir arkadaşım, ne oluyor? Varsa bir kanunsuzluk, zaten dava sonunda ortaya çıkacak. O halde ne bu şiddet bu celal? Sen avukat mısın, siyasetçi misin? ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir'e ve YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'a da bir çift lafım olacak: Sayın Hocalarım, orada ne olup bittiğine dair lütfen dişe dokunur bir açıklama yapınız. Siz sessiz kaldıkça, iddialar gırla gidiyor!.. Ha diyebilirsiniz ki, biz herkese laf yetiştirmek zorunda değiliz. Kural olarak bu duruşunuz doğru olabilir ama, gün be gün, öğrenci ve velilerin kafasının daha fazla karıştığı bir ortamda, duruma müdahale etmek zorundasınız. Yani, "Nasıl oluyor da boş kağıda 425 puan veriliyor?.." Yahut "125 puan olarak açıklanan sonuç nasıl oluyor da bir gecede 375 puan veya daha yüksek bir rakama çıkıyor?" Gerçekten böyle bir durum var mı? Varsa nedir? Yoksa niye bu kadar üfürmeye meydan veriyorsunuz? Bir sınavla ilgili bu kadar iddianın üretilmesi normal midir? Birilerinin ÖSYM başkanına karşı kılıcı sıyırdığı kesin. Bu durumda Ali Demir'e düşen şey şudur: Ya çıkıp kendisini ve kurumunu savunacak, yalancıların yalanını yüzlerine vuracak. Yahut, ben bu işin içinden çıkamıyorum diye görevden affını isteyecek. Aksi halde hem kendisi, hem kurumu yıpranmaya devam edecek...