Medyanın en fazla tezvirat yaptığı konuların başında, belki de rektörlük meselesi geliyor. Hem tezvirat, hem çifte standart hem de sözüm ona objektiflik adına taassup derecesinde tarafgirlik... Bazı meslek mensupları, etik kuralları o kadar fazla çiğniyor, seviyeden yoksun öylesine yorumlar yapıyor ki, hakikaten tiksindirici bir durum! Bu beylere geçmişte yazdıkları ve söyledikleri kendilerine hatırlatıldığında, hemen topu taca atarlar veya işi mugalataya vururlar... Oysa mesela daha üç yıl önce Ahmet Necdet Sezer sadece 1, yazıyla (bir) tek oy alan kişiyi rektör atadığında gıkı çıkmayanlar, şimdi büyük bir pişkinlikle farklı telden çalıyorlar. Keza haklarında yığınla yolsuzluk iddiası, hatta soruşturmalar bulunan isimlerin yine aynı Cumhurbaşkanı tarafından hem de mükerreren rektör tayin edilmesine ses çıkarmıyorlardı. Hatta bu tayinlere, "rejimin korunması" vb. saçma sapan kılıflar uyduruyorlardı. İstanbul Üniversitesinde kısa süre önce rektörlük için seçimler yapıldı. Tam 13 tane akademisyen bu görev için aday oldu. Bu akademisyenlere yine üniversitenin sayısı iki binin üzerinde olan öğretim üyeleri oy verdi. Neticede en yüksek oy alan altı isim (Ali Akyüz 483, Yunus Söylet 467, Melih Boydak 365, Ahad Andican 250, Erhun Eyüboğlu 181 oy) üniversite tarafından YÖK'e bildirdi. YÖK Yönetim Kurulu da, ilgili mevzuat gereği, bu altı isimden üçünü, kendi içinde yaptığı oylamayla yeni bir sıralama ile (1. Yunus Söylet, 2. Ali Akyüz, 3. Melih Boydak) Cumhurbaşkanlığına gönderdi... Şimdi Cumhurbaşkanı bu üç isimden birini rektör olarak tayin edecek. İşte bu noktada öyle zehir zemberek tepkiler, öyle saçma sapan iddialar ortaya döküldü ki, şaşırmamak elde değil. Oysa yapılan işlem, yıllardan beri hep tekerrür eden bir durum. Peki, şimdi öküzün altında buzağı arayanların derdi ne? YÖK Başkanının adı Erdoğan Teziç değil de Yusuf Ziya Özcan olduğu için mi? Yahut Çankaya'da Necdet Sezer değil de Abdullah Gül oturduğu için mi? Yoksa Prof. Yunus Söylet, daha önce başbakanın aile doktorluğunu da yapmış olduğu için mi? Başka devlet adamlarının doktorluğunu yapan hekimleri de, kategorik olarak damgalamak mı gerekir? Kendilerine "aydın" sıfatını yakıştıran bazılarının, "Aydınların Namusu" kavramından da haberi var mı acaba? Türkiye'de her zaman bazı gariplikler olur. Ege Üniversitesine atanmış olan yeni rektör hakkında da idare mahkemesi, ilk defa yürütmeyi durdurma kararı aldı. Çok ilginç bir karar. Davayı açan, YÖK listesinde birinci sırayı alan rektör adayı. Konu ile ilgili epeyce kafa karıştırıcı haber ve yorumlar var... Bakalım devamında neler gelecek?!.