Yıkıntılar ve döküntüler!..

A -
A +

Konya'nın Selçuklu ilçesinde yıkılan on bir katlı bina, Türkiye için pek çok yönden bir alarm işaretidir... Bu yıkılma veya çökmenin bize apaçık olarak anlatmak istediği konu şudur: Eğer tez elden harekete geçip, her şeyimizi, ama her şeyimizi; binalarımızı, köprülerimizi, yollarımızı, imar planlarımızı, deprem hazırlıklarımızı, afet yönetimimizi, sivil arama ve kurtarma ekiplerimizi, bütün bunların adamakıllı denetimini ve de hepsinden önemlisi bireysel ve toplumsal ölçekte eğitimimizi baştan ayağa gözden geçirmezsek ve her şeyi sıfırdan ele alıp, modern dünya şartlarına cevap verecek seviyeye getirmezsek çok daha büyük yıkıntılar ve çöküntülere maruz kalmamız kaçınılmazdır. Bu konuda gecikmemizin her saniyesinin kim bilir kaç kişinin hayatına mal olacağı da maalesef belli değildir. Hayati mesele denilen bir şey varsa işte budur. Gerisi lafu güzaftır! İki hafta önce, İstanbul'da meydana gelen bir fırtınanın neredeyse düzinelerce insanı hayattan koparıp götürmesine ramak kalmıştı. Şans eseri ucuz atlattığımız o afet, Boğaz köprüsünden viyadüklere, İstanbul'un bir kriz durumuna hazır olup olmadığından muhtemel bir zelzele felaketine kadar bütün tedbirleri ve ihtimalleri didik didik etmemiz için güçlü ikaz mahiyetinde idi. Fakat heyhat!.. Şu satırların yazıldığı sırada, Konya'da, onlarca insan enkaz altında. Geçen her dakika yakınlarının ümidini biraz daha tüketiyor! Bu saatten sonra binayı yapanların takibe alınması, haklarında dava açılması veya mahkum edilmesi, giden canları geri getirir mi?! Korkumuz odur ki, bu sefer de, eskiden olduğu gibi lüzumsuz ayrıntılara takılıp kalarak esası gözden kaçıracağız... Binlerce cana mal olan Gölcük veya Düzce depremlerinden hangi dersleri çıkardık? Tunceli ve Bingöl depremleri, hiç ibret almadığımızı, hadi biraz daha ihtiyatlı dille ifade edelim, yeterince ders çıkarmadığımızı apaçık ortaya koydu! Yine bir takım beyanlar, suçlamalar, nasihatler ve vaatler... Türkiye deprem kuşağı üzerinde. Ülkenin yüzde doksanı her an deprem riski ile yüz yüze. Sivil savunma, arama kurtarma, halkın eğitimi, tedbir vs. hak getire. Göstermelik organizasyonlarla bir yere varamayacağımızı anlamak için acaba daha neleri görmemiz veya yaşamamız gerekiyor? Türkiye ekonomik ve sosyal şartların dayattığı hızlı bir değişim ve dönüşümün girdabında debeleniyor. Şehirleşme ve dolayısıyla yüksek binaların yapımı çok hızlı. Yüksek binaların özelliğinden kaynaklanan riskler yüksek. Ama gelin görün ki, bazı gökdelenlerde yangın merdivenleri bile bulunmayabiliyor. Yahut yangın merdiveni kullanılabilecek durumda değil. Birkaç yıl önce, bir otel yangınında sırf bu yüzden çok sayıda insan ölmüştü. Konya gibi nüfusu milyonu geçen şehirde sivil arama ve kurtarma ekibi yok!.. İşte bütün bunlar hayati konularda ne kadar ciddi davrandığımızı göstermiyor mu? Bir trafik kazasında, bir yangında veya bina çökmesinde yaşanan kargaşa, iş bilmezlik, düzensizlik, bilinçsizlik yüzünden genellikle kayıplar veririz. Yaralı insanları sözüm ona kurtarmaya çalışırken ölümlerine yol açarız. Televizyonda konuşan bir uzman, dünyada iyiniyetli yardım ve kurtarma yüzünden en fazla insan öldürülen ülkenin Türkiye olduğunu söylüyordu. Bu tiraji komik durumu daha ne kadar seyredeceğiz acaba? Günün yirmi dört saatini magazin ve absürd programlarla doldurmaya çalışan televizyon kanalları, gazeteler, okullar ve diğer eğitim birimleri, devletin uygulamaya koyacağı ciddi bir programla insanlarımızın bu konularda eğitilmesi için topyekün bir seferberlik başlatamazlar mı? Arama kurtarma çalışmalarını bile zorlaştıran kameralar, cep telefonları ve diğer vasıtalar, yani bütünüyle teknoloji, insanlarımızın can ve mal emniyeti için kullanılsa ne olur? Ha ne olur?! Uzun lafın kısası, bıçak kemiğe dayanmış bulunuyor. Hemen bugünden, bu dakikadan başlamak gerekiyor. Aksi halde daha çok çöküntü ve yıkıntının altında ezilip kalırız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.