Hukuk bilimini ideolojik saplantıya alet etmek ne kadar bilimsel ve etik bir davranış olabilir? Böyle bir istismara yeltenenlerin tarafsızlıktan bahsetmesi ne kadar inandırıcı olabilir? Başta YÖK Başkanı ve Anayasa Hukuku Profesörü olan Erdoğan Teziç olmak üzere; Rektörler Kurulu'nun üyeleri olan bütün profesörlerin ittifakla altına imza attıkları malum açıklama; bundan böyle hukuk, siyaset ve eğitim literatüründe bir ibret vesikası olarak yerini alacaktır... Tıpkı daha önce bilimi siyasete ve ideolojiye alet etmeye çalışan benzer karar ve açıklamalar gibi!.. Yakın tarihimizde bu konuda çok çarpıcı örnekler var ve hepsi de yetkin bilim insanlarınca irdelenmiştir. Bu açıdan, altında onca prof'un imzası bulunmasına rağmen, Anayasa'nın toplantı ve karar yeter sayısı ile ilgili açık hükmünü, akıllara ziyan bir şekilde saptırmaya yönelik açıklamanın bilimsel açıdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur! Dünkü gazetemizde, Adalet eski bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ve Yargıtay Onursal Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk'un; Anayasa'nın toplantı ve karar yeter sayısı ile ilgili 96. maddesi hakkında, hiçbir tereddüde yer bırakmayan ilmi izahları vardı. Ülkemizdeki hukukçuların yüzde doksan dokuzunun da görüşleri bu istikamettedir. 96. Madde'ye göre; "Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Ancak karar yeter sayısı hiçbir zaman üye tam sayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz." Anayasanın Meclis Toplantı yeter sayısı ile ilgili hükmü budur. Bunun dışında bazı kararlar için (Toplantı için değil) nitelikli çoğunluk arayan hükümler vardır. Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen 102'nci maddenin birinci fıkra hükmü şöyledir: "Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla seçilir." Bu nitelikli çoğunluğun her zaman sağlanamayacağı açıktır. Onun içindir ki, Aynı maddenin üçüncü fıkrasına şu hüküm konulmuştur: "En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tam sayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa, üçüncü oylamaya geçilir. üçüncü oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir." Bu kadar açık ve net hüküm ortada iken, bir takım zorlamalarla buradan başka sonuçlar çıkarmaya çalışmak; ancak maksatlı bir yaklaşım olur!.. Toplantı yeter sayısı için 367+1 gerekir diyen görüşün; ne gibi sakat, tuhaf ve çıkmaz sonuçlarla malül olabileceğini, daha önce de burada anlatmaya çalışmıştık. Ancak ne yazık ki, bazıları kendi hedeflerine ulaşmak için her türlü dayatma ve zorlamayı yapmakta ısrarlı. Zararı yok, böylece herkesin niyet ve samimiyeti, bilime saygısı, etik kurallara bağlılığı böylece daha iyi test edilmiş oluyor. Onun için zaman zaman böyle absürd görüşlerin ortaya atılmasında çok fazla da mahzur yoktur. Çünkü bu tarz yaklaşımlar, neticede sahiplerinin sırtında bir yüktür! Varsın onlar düşünsünler... TBMM'nin karar almada nitelikli çoğunluk aradığı bir diğer husus Anayasa değişikliği ile ilgilidir. Bu hüküm de 175. maddede düzenlenmiştir. "Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurul'sa iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclis'in üye tam sayının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür... Meclis üye tam sayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis'e iade edilmediği takdirde, halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazetede yayınlanır. " Evet bazıları farklı düşünse de Anayasa böyle diyor. Anayasa'nın Cumhurbaşkanlığı seçimi için belli bir sayı aradığı bir başka husus; Meclis dışından gösterilecek adaylara dairdir. Bu hüküm de 101. Maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiştir: "... Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışında aday gösterilebilmesi Meclis üye tam sayısının en az beşte birinin yazılı önerisi ile mümkündür." Özetlersek, kimlerin cumhurbaşkanlığına aday olabileceği; kimin seçeceği ve nasıl seçeceği virgülüne kadar Anayasada düzenlenmiştir. Bununla ilgili farklı yorumlar olabilir. Ama onlar sadece yorumdur, neticeyi değiştiremez...