Başbakan Erdoğan son zamanlarda, yoğun dış meselelere rağmen, sık sık münasebet düşürüp konuyu yolsuzluklara getiriyor ve bu konudaki kararlılıklarını her seferinde vurguluyor. Nitekim, önceki gün yapılan AK Parti'nin İstanbul İl Kongresinde de Erdoğan'ın konuşmasının ana teması yolsuzluklardı. Ve Erdoğan da, daha önce hemen hemen bütün siyasetçilerin kullandığı bir klişeyi tekrarladı; "AK Parti; tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyecek, kimseye yedirtmeyecektir!.." Salı ve Perşembe günleri telefonla katıldığım TGRT-FM sabah programlarında, bana en çok sorulan sorular, yolsuzluklar veya yolsuzluklarla ilgili tartışmalar olmuştur hep. Geçtiğimiz Perşembe günü de, programın sunucusu Ömer Faruk Ünal, yine aynı konuda şöyle bir soru sordu: "Bugüne kadar pek çok defa yolsuzlukları araştırma veya soruşturma komisyonları kuruldu. Ama her seferinde vatandaş hayal kırıklığına uğradı. Sonuçta ya hiçbir şey çıkmadı, veya siyasetçiler aralarında anlaşıp birbirlerini akladı... Siz ne düşünüyorsunuz? Bu konuda ümitli misiniz? Yoksa hiçbir değişmeyecek, yine eskisi gibi bir sonuca varılamayacak mı?" Cevap olarak özetle şunları söyledim; Bu defa ümitli olmak istiyorum. Şunun için: Bir kere bu parlamento büyük bir imtihanla karşı karşıya. Daha önce söz verip sözünde durmayan veya duramayanlar, yani yolsuzluk yapanları doğduklarına pişman edeceğiz, yetimin hakkını yahut milletin parasını haksız yere kimseye yedirmeyeceğiz, yapanların yanına bırakmayacağız... türünden hamaset yapanlar, seçimlerde bizzat halk tarafından tasfiye edildi. Eğer bu Meclistekiler de aynı hatayı tekrarlarlarsa, en fazla gelecek seçime kadar o koltuklarda kalabilirler. Ve onlar da öncekilerin akıbetine uğrarlar. Onun için şimdiki parlamentonun, özellikle büyük çoğunluğa sahip AK Parti'nin bu durumu değerlendirmek isteyeceğini tahmin ediyorum... Evet, tamı tamına aynı kelimeler olmasa da, muhteva olarak böyle bir cevap verdim. Tayyip Erdoğan'ın İl Kongresindeki konuşmasından sonra, tekrar konuyu ele almamızın sebebi, milletin bu konudaki beklentisinin büyüklüğü ve iktidar partisinin de kendisini bağlayıcı beyan ve taahhütlerinin, geleceğiyle ilgili etkisinin şiddetidir. Şunu açıkça ifade edelim; Bu ülke yolsuzluk ve usulsüzlüklerden o kadar çok çekmiştir ki, bu yüzden çözüm için aciliyet sıralamasında binlerce insanını kaybettiği terör meselesini bile, yolsuzluklara nazaran ikinci plana atmıştır. Artık laf yerine bu konuda gerçekten ciddi bir yaklaşım bekliyor. Bu ayıpla artık yaşamak istemiyor! Yolsuzluk, usulsüzlük, hortum, kayırma, hırsızlama, vurgun, soygun vs. isimlerle, bir rivayete göre 50 milyar dolar, başka bir rivayete göre 93 milyar dolarını kaptırdığı haramilere, hakikaten bir ders verilmesini ve bu dersin ibreti âlem olacak biçimde uygulanmasını bekliyor. Eğer her biri havada kalan "Koskotas Dosyaları" veya balon gibi sönen "Balina operasyonları" ile halkımız tekrar oyalanacaksa, şimdiden söyleyelim; Erdoğan'ın kendi ifadesiyle, çok partili tarihimizde ilk defa kazanılan % 66 parlamento çoğunluğunu muhafaza etmek mümkün olmaz. Başbakan öyle olmayacağını ifade ediyor... "Merak etmeyin, hâlâ açıklanmaması gereken noktadayız. Açıklarsak adres değiştirirler. Ama rakamları açıklayacağız. Ve ülkenin nasıl soyulduğunu o zaman göreceksiniz..." diyor. Bu açıklamaları merakla bekliyoruz. Sadece açıklamaları değil, suçlulara, sorumlulara gerekli cezanın verildiğini, müeyyidelerin tatbik edildiğini de görmek istiyoruz. Acelemiz yok. Ama yeter ki, araştırma ve soruşturmalar kağıt üstünde kalmasın. Malum, bizde işleri "Komisyona havale etmek" çoğu kez meseleyi uyutmanın yolu olarak algılanır!..