Enerji, ilaç, ihale vs. ile ilgili olarak başlatılan son operasyonlar, nedense bazı çevrelerde ihtiyatla karşılanıyor! Bunun sebepleri ne olabilir? Başbakan Erdoğan'ın; "Operasyonlar gittiği yere kadar gidecektir. Yeter ki, yolsuzluğun kökü kurutulsun..." kararlılığına ve AK Parti çevrelerinden Başbakanın bu açıklamasına atıfta bulunan çeşitli deklarasyonlara rağmen, gerek iktidar partisi içinden bazı kişilerin; gerek bazı yazarların ve iş çevrelerinin temkinli ve dikkatli yaklaşımlarının, hatta tereddüt ve endişe belirtmelerinin temelinde farklı sebepler yatıyor. Her şeyden önce, geçmişte uygulamaya konan gürültüsü büyük, sonucu küçük operasyonların iş âleminde, bürokraside ve toplumda meydana getirdiği tahribat unutulmuş değil... Hatırlayınız, AK Parti iktidarından önceki üçlü koalisyon döneminde acaip isimlerle başlatılan operasyonların sonucunda ortaya ne çıktı? Sahi, "Balina Operasyonu, Yengeç Operasyonu, Çember Operasyonu, Çengel Operasyonu vs." Hollywood filmlerini andıran isimlerle başlatılan soruşturma ve operasyonlarda kaç kişi gözaltına alındı, kaç kişi tutuklandı, bunların kaçta kaçı hüküm giydi? Kamuoyu bu konuda ne kadar bilgilendirildi? O operasyonlarda önemli rol oynayan zamanın içişleri bakanı, sonunda garip bir biçimde görevden alındı ve partisi ile de ilişkisi kesildi... Yolsuzluklarla elbette mücadele edilsin, suç işleyenler âleme ibret olacak şekilde cezalandırılsın, en önemlisi; yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete açık kapı bırakan mevzuat düzeltilsin, her şey şeffaf hale getirilsin ki, bu yöne meyilli olanlar eskisi gibi fırsat bulmasın... Sistem ıslah edilmedikçe, ardı arkası kesilmeyen operasyonlara rağmen, yolsuzluğun ve usulsüzlüğün önüne geçilemez. İddiaların, ithamların ve şüphelerin de sonu gelmez! Birilerini ürkütmek, engellemek, belli iş alanından kaçırtmak vb. niyetlerle, insanlara rahatlıkla çamur da atılabilir. Suçlu olmadığı halde, sırf şüphe üzerine veya kötü niyetli, asılsız bir ihbarla yakalanıp elleri kelepçelenen, polise-adliyeye sevk edilirken bol bol teşhir edilen insanların örselenen itibarı bir daha nasıl geri gelecek? Son iki üç günün gazete manşetlerine bakınız; bürokratlar, iş adamları, bazı büyük şirketler hedef tahtasında!.. Bir kısım medya, adeta yargısız infaz yapıyor. Hani insanlar kesinleşmiş mahkeme kararı olmadıkça suçlu ilan edilemezdi?! Bu konuda maalesef ilgili çevrelerin tamamı gerekli dikkat ve özeni göstermiyor. Kaçacak durumda olmayan, kaçma ihtimali bulunmayan, toplumda belli bir şöhrete sahip iş adamlarının, bürokratların vs. ellerinin arkadan kelepçelenerek, yolda adeta sürüklenerek, tartaklanarak polis merkezine, savcılığa götürülmesi, mevzuat çerçevesinde olsa bile uygun bir yöntem midir? Ceketiyle, atkısıyla yüzünü örterek kimliğini gizlemeye çalışan zanlıları manşet yapan medya, onların salıverilmesini, beraat etmesini aynı derecede yayın konusu yapıyor mu? Nitekim, önceki gün ilaç yolsuzluğu iddiasıyla yakalanan ve adliyeye sevk edilen kişiler serbest bırakıldı. Enerji operasyonunda da gözaltına alınanların çoğu tahliye edildi. Peki adli mercilerin serbest bırakmayı uygun gördüğü bu kişilerin tabi tutulduğu muamele ne kadar doğru ve sağlıklı acaba? Türkiye'de suçlu-suçsuz, zanlı-mahkum, dürüst-hırsız vs. ayırımının çok hassas ölçülerde yürütülmesi gerekir. Bürokratların çekingen davranmasından, sorumluluk almak istemeyişinden hep şikayet ederiz. İş adamlarının ürkek olmasından, riske girmemesinden sürekli olarak yakınırız. Peki acaba gazete ve televizyonlarda bu çeşit manzaraları gören memurlar, iş adamları; "Niye başımı derde sokayım, niye rahatımı kaçırayım kardeşim..." şeklinde düşünürse ve bir çeşit iş yavaşlatmasına giderse onlara kim ne diyecektir? Özetleyecek olursak; hükümetin yolsuzlukların üzerine gitme kararlılığını, takdirle karşılıyoruz. Hatta kendi döneminde atanmış memurları bile soruşturması belki bir ilk olarak gerçekleşiyor. Ama hemen şu ikazı yapmayı da gerekli görüyoruz; Aman ha!.. İddiaları, ihbarları ve her türlü delil ve belgeleri çok ince eleyip sık dokumak zorundasınız. Aksi halde istemeyerek de olsa, suçsuz insanların maddeten ve manen mağdur olmasına yol açarsınız, hem de piyasaları, dürüst insanları tedirgin edersiniz. Bu arada yeri genişleyen bazı kötü niyetliler, bu gürültü-patırtı içinde işlerini hallediverir!.. Kısacası hükümet, kendisini takdir ve teşvik eden bir kısım alkışların tuzak olabileceğini de gözardı etmemelidir.