Yüzyıllık irtica hikayesi ve masonik yapılanma

A -
A +

Ergenekon soruşturması ile ilgili son dalgada, gözaltına alınan şüphelilere destek mahiyetinde övgü yarışı vardı. Bu konuda en fazla dikkat çeken şahıs ise, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di. Gösterilen tepkilerin, yürümekte olan bir hukuk sürecine karşı olduğunu unutmayalım. Diğer taraftan son yüzyılda Türk Milletini büyük felaketlere maruz bırakan, iktidar savaşı ve güç mücadelesinin; başta askeri ve sivil bürokrasi olmak üzere hep elit kesimde yaşandığını unutmayalım. Balkan felaketi ve daha sonra 1. Dünya savaşında yaşanan hezimetin ana sebebi, gırtlağına kadar siyasete batmış olan ordunun savaş kabiliyetini, daha da ötesi büsbütün hiyerarşik yapı ve disiplinini kaybetmesi değil midir? İktidar mücadelesinde, devletin mekanizmalarına hakim seçkinlerle işbirliği yapan basın -medya, medrese -üniversite, eşraf, tüccar (sonra işadamı diye anılmaya başladı), sendikalar ve yeni dönemde bir kısım sivil toplum kuruluşları vs. yüzyıldan beri; genellikle irtica sloganıyla harekete geçerek, siyasi istikrarı sarsmış veya dönem dönem tamamen ortadan kaldırmıştır. "İrtica" klişesiyle çıkarılan ilk buhran olan 31 Mart Vak'ası hakkında, son birkaç günde gazetelerde önemli ve aydınlatıcı yazılar çıktı. Bu meş'um hareketi tam ve doğru şekilde anlamadan, gerçek bir tarih muhasebesi yapmak mümkün değildir. Önce Makedonya dağlarında bir çete hüviyetinde ortaya çıkan, daha sonra Fransız Mason localarıyla irtibata geçerek, bambaşka bir yapıya kavuşan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin, ilk dört kongresinin tamamen gizli ve masonik usullerle icra edildiğini unutmayalım... 1908'de ilk önce Makedonya bölgesinde çıkarılan isyanlar, daha sonra II. Meşrutiyetin ilanı ve bir yıl geçmeden 31 Mart Vak'asıyla Abdülhamit Han'ın tahttan indirilmesi, Yıldız Sarayı'nın talan edilmesi ve her şeyin kontrolden çıkması... Netice tam bir yıkım ve felaket! 1909'da Ordu içindeki hiyerarşi ve disiplinin temeline dinamit koyan cereyan, yarım asır sonra 1960'ta aynı felaketi tekrar yaşattı... Süleyman Demirel'in deyimiyle, "1960'lı yılların ortasına kadar Ordu'nun içi cam kırığı gibiydi..." İktidar hırsına kapılan bazı general ve subayların on yıllar boyunca ülkeye neler kaybettirdiğini tekrarlamaya gerek var mı? Şimdi II. Ergenekon İddianamesinde yer alan (Tape no: 6852 kayıttaki şu konuşmaya kulak kabartalım: Yılmaz D.: "..... Demek ki bu masonları temizledi, öyleyse onun karşısına bir mason çıkartacaklar gibi geliyor bana... Bilmiyorum yani bu çok basit bir laik - antilaik işi değil. Yani bu türban mürban işin hikayesi... Altta neler oluyor, hangi çıkarlar bölüşülemedi, hangi paylaşım yapılamadı, nerde kavga çıktı bilmiyorum..." Anlayacağınız şu irtica ve laiklik çığırtkanlığı, halkı cambaza baktırmak için başvurulan kandırmacadan başka bir şey değil. Artık aklımızı başımıza alalım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.