Baş örtüsü konusunda, bazı ünlü isimlerin yaptığı yorumlar; öylesine zıvanadan çıktı ki, zırvanın zirvesine oturdu!.. Kimi zaman evinde beslediği Pitbull cinsi köpeğinin komşuları için oluşturduğu tehlike ile, kimi zaman Meclis'teki kadın kuaförüne baskın yapmakla; bazen de elinde silah objektiflere poz vermekle ismini sürekli şekilde gündemde tutmayı başaran CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman; son olarak baş örtüsü hakkında öyle bir atıp tuttu ki, sormayın!.. Akıllara ziyan! Baştan başa cehalet, çelişki ve mantıksızlıkla örülü ifşaatında, Arıtman ilkokul seviyesinde dahi bilgi sahibi olmadığı bir konuda ahkam kesmeye kalkışıyor. Mesleği tıp doktorluğu olan bu sayın vekil, "Baş örtüsü dinin emri değildir..." diyebiliyor!.. Oysa, Arıtman'ın bu üfürmesinden sadece bir gün önce; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, baş örtüsünün dinin açık bir emri olduğunu, on dört asırdan beri de böyle bilindiğini ve burada herhangi bir tereddüt bulunmadığını açıklamıştı. Arıtman'ın esas zırvaladığı nokta ise; başörtü meselesini, Sümerler devrindeki fahişelerin örtünmesi ile karşılaştırmaya kalkışması oldu. Esasen Sümerler konusundaki bu saçmalığı, güya bilimsel bir bilgiymiş edasıyla, ilk defa ortaya atan kişi; yaşı hayli ilerlemiş bir bayan profesördü... İslamiyetin açık bir emrini, bilmem kaç bin yıl önceki ahlaksız kadınların kılık kıyafeti ile karşılaştırmaya kalkışmak çok büyük saygısızlıktır. Arıtman, geçen dönem de, Meclise çarşaflı kadınlar geldi diye, "Ben de mayo mu giyip geleyim?" diyerek Meclis Başkanı Bülent Arınç'a tepki göstermişti. Ama Arınç'tan çok manidar bir cevap almıştı... CHP böyle vekillere sahip oldukça sittin sene iktidar yüzü göremez. Başörtü konusunda, oldukça tuhaf bir açıklama da 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'den geldi. Devlet Başkanlığından ayrıldıktan sonra; entelektüel kapasitesini eski ressamların çıplak kadın tablolarını kopya ederek değerlendiren Evren, başörtüsü hakkında, öyle uçuk bir yorum yaptı ki, akıllara ziyan... Ona göre İslam'da kadınların saçının görünmesi günah değilmiş. Sayın büyüğümüz aklınca şöyle izah ediyor: "Şayet böyle olsaydı, Allah kadınları kel yaratırdı..." Halbuki bundan 27 sene önce, yani, Evren daha askerî üniformasını çıkarmamışken; baş örtüsüne başka bir gerekçe bulmuştu. O zaman şöyle diyordu: "Kadınların saçı yemeklere dökülmesin diye, başlarını örtmeleri istenmiş. Aksi halde yemekler lezzetsiz olurmuş(tu)!.." Şu kara mizaha bakınız. Bunca önemli görevlerde bulunmuş ve doksan yaşını aşmış bir kimse, İslam dini hakkında neler uyduruyor... Baş örtüsü, mutlaka çözülmesi gereken mesele. Zira yapılan bazı uygulamalar zulme dönüştü. Geçtiğimiz cumartesi günü, Dokuz Eylül Üniversitesinin kampüsünde, başörtülü velilere yapılan muamele tam bir rezaletti! Bu veliler memur değildi, öğrenci değildi. Sadece özel bir kuruluşun düzenlediği OKS Deneme Sınavına girecek çocuklarına refakat için oraya gelmişlerdi. Yaşlı başlı kadınlara, "başörtünüzü çıkarın..." diye dayatmada bulunan, eski demirperde ülkelerindeki zabitler misali, vatandaşlara bağırıp çağıran, itip kakan görevlilere o kanunsuz yetkiyi kim verdi acaba? Daha önce "Biz de Kubilay gibi şehit olmak istiyoruz" diye şov yapan, Rektör Emin Alıcı mı acaba? Hani Ermeni kimliği ifşa edilene kadar, hadis filan okuyan o ünlü rektör var ya... Dokuz Eylül Üniversitesinin Yönetimi, baş örtüsüne karşı gösterdiği bu sıkılığı, biraz da üniversite vakfının hesapları için gösterseydi olmaz mıydı?.. Evet, üniversiteleri kışlaya çevirmek yerine; onları medeni dünyadaki benzerleri gibi, gerçek anlamda bilim yuvaları haline getirmek lazım. Ama bunun için büyük bir zihniyet devrimine ihtiyaç var.