30 dakikalık maç

A -
A +

Klasik bir Türk filmi gibiydi Avni Aker'deki mücadele... Kurgu aynı kurgu; başrolde de yine aynı isimler... Ve yine aynı kahramanlar. Kim ne yapacak - edecek, nasıl başlayıp - bitecek önceden kestirilmesi güç olmayan ve uzun seneler değişmeyen, o 60'lı 70'li yılların klasik Türk filmleri gibi... İşte 3-5 yıl öncesine kadar o Türk filmlerindeki kurgu ve senaryodaki değişim neyse, Trabzonspor'u başarıya götüren yoldaki değişim de o kadar. Dün olduğu gibi... Trabzonspor'da yine aynı ayaklar başroldeydi... Yine aynı "şekille" alıp götürdüler maçı... Yine erken bitti maçın heyecanı... Diyoruz ya, bu ligde heyecan yok diye... Al birini, vur diğerlerine. İşte Anadolu'dan zirveye en yakın takım Denizlispor'un hâli... Üzerindekine 30 dakika dişini sıkması yetiyor da artıyor bile. Dün olduğu gibi... Evet sadece 30 dakikalık bir maçtı dünkü mücadele. Hiç açık vermedi bordo-mavililer. Gol için her yolu denediler. "Ah" diyorum, şu yayıncı kuruluş, bu maçı iki dakikayla sınırlamayıp o 30 dakikayı bir verebilse... Futbola susamış milletimize bu oyunun güzelliklerini sunabilse... Kanatların nasıl kullanıldığını, orta sahanın takıma katkısını, forvetin gol planlarını, ah şu diğer takımlarımız da bir görebilse... Fatih - Gökdeniz işbirliğini, Yattara'nın kıvraklığını, Szymkowiak'ın çalışkanlığını, Hüseyin ve Lee'nin görevlerini dört dörtlük yapışını... İnanın o şeref tribünündeki kelli - felli adamları dahi hop oturtup hop kaldırdılar. Birilerinin rakiplerini tarttığı o ilk dakikaları onlar gol girişimleriyle süslediler. Günlerdir aç olan insanların yemeğe saldırışı gibi maç başlar başlamaz saldırdılar rakip kaleye... Üçü-beşi değil, iştahlılardı hepsi. Belli ki, çarşambayı düşünüp aralarında 30 dakikaya bağlamışlardı işi. 3'te Hüseyin'in, 4'te Gökdeniz'in bazukası habercisiydi gollerin. Nitekim 27'de ikiyi bulup çekildi bordo-mavililer, nefes aldı rakip oyuncular. Yattara'sı, Fatih'i, Gökdeniz'i üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmişti, devrettiler görevi Lee'ye, Szymkowiak'a, Hüseyin'e. 87'ye kadar Fatih'i de, Gökdeniz'i de, Yattara'sı da izindeydi. Kara bulutların da gezinmesiyle esnemeye başlamıştı tribünler. Son bir kez daha sahneye çıkıp kaldırdılar uykudan taraftarı. Perdeyi açan da, kapatan da yine onlardı. Yine ihaleyi kazanan Fatih - Gökdeniz A.Ş oldu. Diyorum ki, hafta içi Trabzon Sportif A.Ş'yi halka açacak olan yönetim, şu Fatih - Gökdeniz A.Ş'yi de borsaya açsa, hiç fena olmayacak. Fena mı olur, Trabzonspor'un borsada iki kağıdı olsa. İşin esprisi ama, Allah nazardan saklasın bu şirketi. Tabii ki, dünkü 90 dakikalık maçın 30 dakikayla sınırlı kalmasının yanı sıra bizi üzen bir başka konu da Yattara'nın yalnızlığıydı. Adam da taraftar da isyanında haklıydı. Hani diyorum şu Yattara'yı daha fazla topla buluşturabilseniz.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.