Beşiktaş yönetiminin üç gün sonra karşılaşacağı rakibinin teknik direktörüne teklif götürmesinin "ahlaki" tarafı bir yana, böyle bir teklif karşısında medyamızın "duyarsızlığı" bir tarafa, Trabzonspor yönetiminin "öfkesi" bir kenara... Bugün bu konuda asıl üzerinde durulması gereken Ziya Doğan'ın bu teklif karşısındaki tavrı ve duruşudur... Yani, kulübü Trabzonspor'la sözleşmesi süren bir Doğan'ın, böyle bir teklifi üstelik Avrupa ve ligdeki iki hayati maçı öncesi "48 saattir değerlendirmeye" alıyor olmasıdır... Sözleşmesi süren, önünde de dört gün içinde Avrupa'da "var olmak için" vereceği 90 dakikalık bir Atletich sınavı ile hemen ardından Beşiktaş'a karşı çıkacağı sezonun "ilk derbisi" duran bir teknik adam. Böyle bir atmosferde, aldığı böyle bir teklifi "teşekkür ederek" reddetmek veya yönetimine "havale etmek" yerine, bugün bu teklifi hemde kendi eliyle yönetimine getirip "gündemine alıyorsa"... "Değerlendirmeye-değer" bulup bu teklifi "48 saattir düşünüyorsa"... Kalkıp önce asbaşkanına, ardından da başkanına çıkıp anlattıktan sonra, "Ne diyorsunuz, karar sizin... " demekle... Gönlünde "İzin verirseniz giderim" gerçeğinin yattığını hissetiriyorsa... Hele hele böylesine hayati iki maç arefesinde gelen ve iki gündür bordo - mavili camiayı huzursuz eden bu teklifi hâlâ çıkıp sözleşmesi süren futbolcularına yapılan bu tip teklifleri lanetlediği gibi lanetlemiyor; Trabzonspor yönetiminin "ahlâki değil" tepkisini gösterdiği gibi bir tepki göstermeyip, üstüne üstlük "gurur verici" diyorsa, o Doğan için verilecek karar "Sana güle güle" demekten başka bir şey olmamalıdır... Hele hele, bir gazetecinin "zamansız" tek bir sorusuna dahi tahammül edemeyecek, en ağır lafları söyleyebilecek kadar işine konsantre olmuş, bir teknik adam olarak tanınan biriyse bu... Bugün Beşiktaş'ın o "Gelir misin?" sorusuyla çıldırmalıydı... Ama ne hikmetse çıtı çıkmadı... Bir de üstüne üstlük "Teşekkür etti, Beşiktaş camiasına" Kaldı ki, seni "Adam gibi adam Ziya Doğan" sloganıyla onurlandırmış bir camiayı bugünden bırakmayı "düşünebiliyorsan" eğer, artık benim de sana diyeceğim, "Yıktın beni, hayal kırıklığına uğrattın Ziya hocam"