Derbi maçına anlam veren önemli bir özellik, rakiplerin denk güçlerden kurulu olmalarıdır... Ve bu tip maçlarda diğer karşılaşmalara oranla teknik direktör faktörleri ön plana çıkar. Dünkü 90 dakikada da oyuna ağırlığını koyan, kendini ön plana çıkartan Hagi'nin başarılı taktiği oldu. Rumen teknik adam orta sahayı kalabalık tutarak, topu sürekli kenarlara ve uzun paslarla taşıyarak Trabzonspor'un göbeğindeki etkili presi etkisiz hale getirmeyi başardı. Bir de Fatih Tekke'ye giden yolu, yani Trabzonspor için "gol olan" yolu kapayınca bordo - mavililere düşen sadece seyretmek oldu. Bunun dışında G.Saray'da futbolcuya düşen tek görev, 90 dakika oyun disiplinine bağlı kalmalarıydı. Nitekim, G.Saraylı futbolcular, Hagi'nin dediğini harfiyen uyguladı. Ama, ortaya konulan oyun karşısında Ziya Doğan'ın ne dediğini bir türlü kestiremedik. Dünkü G.Saray'da Hagi kadar ön plana çıkan bir başka faktör, sarı - kırmızılı savunmanın bırakın bel kemiği, "herşeyi olan" Song'tu. Ytong gibi bir adam bu Kamerunlu... Adeta duvar ördü, mıknatıs gibi topladı bütün topları... Trabzonspor'da ise şaşılacak bir şey yok ortada. Demiyor muyduk her defasında "Bir Fatih'le gitmez" diye... "Bir futbolcunun üzerine bu kadar yük yüklenmez" diye... Sonunda amortisörü de patladı Trabzonspor'un... Olacağı buydu, hiç şaşırmayın... Elde ne var diyorsanız?.. Bir tek bu var. Kenarda sahadakini zorlayacak, açığını kapatacak kimse yok bordo - mavililerde... "İstediklerim alınmadı" diyor Ziya Doğan. Sorun ona o zaman: "Aldıkların ne oynuyor?" G.Saray'ı, Trabzonspor'u izâh ettik de, ya Serdar Tatlı'nın performansına ne diyelim... 20 metreyi koştuktan sonra stop eden, dili dışarıya sarkan böyle bir hakemi MHK nasıl sahaya sürer? Kimse onda art niyet aramasın. Onun kapasitesi bu. O gördüğünü çaldı. Ama pozisyonlara tribünlerdekiler kadar uzaktı. O kadar görebildi Tatlı... Her iki taraf da öfkesinde haklı, çünkü Tatlı sahanın en kötü adamıydı...