Prensipler!

A -
A +

Maça konsantre olmak ne mümkün... Karşılaşmanın vakti gelmiş çatmış, hâlâ dillerde 48 saat önceki mesele... Oturduğum cemiyette, bindiğim dolmuşta, stada gitmek için yürüdüğüm yolda... Tek konuşalan konu buydu dün Trabzon'da... Stadda da atmosfer farklı değildi... Dışardakiler gibi, meslektaşlarım da olaya eşlik etmişti.. Ne gündüz G.Saray'ın kaybettiği 3 puan, ne de G.Antep maçının hesapları yapılıyordu dün Avni Aker'de... Kimilerine göre bu olay, Trabzonspor için bir trajediydi... Kimilerine göre de komik... İlginçtir, üçüncü bir farklı yorumu olmadı bu olayın!.. Kimse kimseyi kırmadı, hiç bir tartışma olmadı... Belki de Trabzonspor camiası tarihinde ilk kez bir konuda "ortak bir görüşte" buluşmuştu... Olayın yanlışlığında da, faturanın asbaşan Erol Tuna'ya çıkartılmasında da... Yine ilginç bir tesadüf, Trabzonspor'da son 1 yıldır "Trabzon Limanı"ndan bu yana patlak veren bu krizin altındandan da asbaşkanın çıkmasıydı... *** Takım lig ikincisiymiş... Önünde neresinden bakarsanız bakın her biri 6'şar puanlık 3 önemli maçı varmış... Maça iki gün kalmış... Yönetimi iki hafta sonra görevi devredeceğinden emenatçi konumundaymış... "Bu zamanda olacak olay mıydı bu?.." deyip durdu, herkes... "Onlar" da "Ortam ne olursa olsun önce bu kulübün prensipleri gelir. Kimsenin bu kulübü küçük düşürmeye hakkı yoktur" diyerek savundular kendilerini... Biz de bu yüzden, "onlar"ı dinledik ve kalemimizi "önce maç değil, prensipler" diyerek aldık elimize. Peki nedir o Aybaba'ya, Sümer'in deyimiyle futbol literatüründe olmayan bu cezanın verilmesine neden olan "küçük düşürücü" söz veya sözler... Ne mi?... Zat-ı şahanelerinin de, "teröristler" diye adlandırma "cesareti" gösterdiği iki taraftarın Elazığspor maçında sahaya girmesine Aybaba'nın, "Ben olsam Avni Aker'i kapatırım. Biz sorumlular, bu tip durumlarda tarafsız olmalıyız ki şiddetin önüne geçelim. Bir başka kulübün taraftarı sahaya girdiğinde nasıl 'sahaları kapanmalı' diyorsak, bizim taraftarımız da sahaya girdiğinde aynı görüşü belirtmeliyiz" demesi... Bırakın sokağı, kulak verin etrafınıza, bakın bakalım, "Kim Trabzonspor'u küçük düşürdü?" *** Maça bakıyorum ama ne mümkün? Her gördüğüm sanki Tuna veya Aybaba... O denli işlemiş bu olay içimize... Tribünler dolu ama tezahüratlar yine defolu... Taraftarın da gündemi Tuna ve Aybaba... Bir kısmı para vermiş ama sırtı dönük sahaya... Bir kısmının da tercihi sesli protesto olmuş. Bence böylesine bir atmosferde ve gündemde, dünkü 90 dakikada kimin ne oynadığı, planını nasıl uyguladığı değil, öncesinde olduğu gibi sonrasında da "Trabzonspor'un prensipleri" gelmeli... Önemli olan kazanılacak veya kaybedilecek 3 puan değil, kulübün onurudur... Korunması gereken de odur... Önemli olan, rakibinden forma alan futbolcusunun ipini kulübü küçük düşürdü diye çeken, Yattara'yı, transferi sırasında kulübün antetli kağıdında, "Hiçbir kulübün bugüne kadar teklif dahi getiremediği bir futbolcu" olarak futbol kamuoyuna lanse eden; böyle traji-komik bir cezayla Trabzonspor'un küçük düşürülmesine neden olanlardır... Önce de, sonra da onlar ele alınmalıdır. Dün maç için onca eziyet çekip gelenin, onca para verip stada girenin gündemi de maç değildi ki, bizim konumuz olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.