Sezonun açılış maçında karşımızdaki takım "her yönüyle Türkiye'yi aşmış" denen son şampiyon F.Bahçe idi. Ama gel gör ki; onlar daha kendilerinde bile değildi. İlk yarıdaki rezil futbol, ne şampiyona ne de açılış maçına yakıştı. Kalite sıfırın altında eksilerde idi... Ç.Rize geçen sezonun üstüne fazla bir şey koyamamış. Hadi onların gücü belli de, bu Fener'in hali ne? Çoğu zaman "amatörce" hareketler sunan takım karşısında ilk 45 dakikada adam akıllı ne üç pas yapabildiler, ne de üç pozisyona girebildiler. Belli ki; hâlâ kamp dönemi içindeler. Fener aynı zamanda şanslı günündeydi, çünkü rakibi hazır olmayan Rize'ydi. Yoksa bu haliyle dişli bir rakip karşısında daha halleri feci olurdu. F.Bahçe savunmasındaki "dev adam" ise dün sarı-lacivertlilerin gözünde bir defa daha küçüldü. Zaman zaman sunduğu ıskaları ile Daum'u çıldırttı. Tribünleri kahkahaya boğdu. Bu Servet düşünüyorum da, iyi ki dün becerikli bir forvet karşısında değildi. Yoksa, Servet olurdu, tam bir felaket. Tuncay'ın solun açığını kapamaktan daha 30'da dili sarkmaya başladı. Luciano da Servet'li savunmasının boşluğunu doldurmaktan 45'te soyunma odasına zar zor gidebildi. Ama biri vardı ki; en büyük alkışı o hak etti. 2 aydır, "ha gitti ha gidecek" denen Aurelio'ydu bu... O "moralsiz" haliyle bir dinamo gibi çalıştı. Zaman zaman ön libero, yeri geldi kanat adamı, yeri geldi dinamo oldu. Bırakın Aurelio'yu tartışmayı, bulabiliyorsanız onun gibi birini, hiç durmadan tutun getirin. İkinci yarıda uyanan Rize, başlarda biraz becerikli olabilse, şampiyonu daha ilk maçta ağır bir mağlubiyete uğratması içten bile değildi. Volkan'ı ve beceriksizliklerini aşamadılar. Rize, Fener savunmasındaki madeni geç farketti. Fener geceyi ucuz kurtardı. Yönetimi, camiası yeni yabancı hakkı istemekte haklıymış. Bu takımın birkaç takviyeye daha ihtiyacı var.
