Statüsünün "özel" olması ürpertmişti dünkü maç öncesi içimizi... Sonuç ortada... "Son 21 özelde, sadece 3 güzel..." Rakip de hem dişli, hem de evinde üstüne üstelik. Son 3 ayda oynadığımız 3 özele 3 ayrı teknik adamla çıkmak iyiden iyiye tedirgin etmişti bizleri. Ama maç öncesi futbol ve sonuç adına içimizi ferahlatan bir özel durum vardı. O da yeni teknik adam Ersun Yanal'dı. Futbolcuların yeni teknik adama kendilerini beğendirme hedefi, en büyük arzumuzdu maç öncesi. Nitekim, o artı hem sonuca, hem de futbola yansıdı. Özlemiştik uzun zamandır böyle savaşan, arzulu ve istekli oynayan Milli Takım'ı. Yanal, birkaç gün de olsa hissettirmişti adını. Rakip çıkarken ileride basmak, kontratak yerken arkadan dalmak, duran topta erken davranmak, Yanal'ın defterinin ilk satırlarıydı. Onlar da bu ilkeleri daha ilk imtihanda en iyi şekilde uyguladı. Millilerimiz, başlarken gösterdiği bocalamayı, ilk devrenin ortalarında üzerinden attı. İlk 45 dakikada savunmanın sağında ve defans dörtlüsünün uyumsuzluğunun dışanda aksayan tarafımız hemen hemen yok gibiydi. Orta sahada Yıldıray ve özellikle Emre'nin çalışkanlıkları bizlere Dünya Kupası ve öncesi o güzel günlerini hatırlattı. Bizden çok Emre'yi etrafımızdaki Belçikalılar alkışladı. Kaçırdığımız herg olde gözlerimiz sürpriz sakatlığından dolayı oynayamayan Nihat'ı aradı. Attığı bir golü sayılmayan ve bir gol atan, üstüne düşenden fazlasını yapan Milli Takım'ın en yenisi Tolga, gelecek için bizleri en çok ümitlendiren isimlerin başında geldi. Yeni hedefe yeni teknik direktörü ile Belçika karşısına çıkan Milli Takımımız'da hem kenardaki, hem de sahadaki yeniler gelecek için bizlere ümit aşıladı. Belçika gibi oturmuş ve tecrübeli bir ekip karşısında bırakın böyle sonuç almayı, böyle futbol oynamak gerçekten alkışlanacak bir işti. Bu Milli Takım, Şenol Güneş'le yakaladığı başarıyı inanıyorum ki, Ersun Yanal'la da sürdürecek. Milli Takım'la gururlanmak; hele hele başında yerli bir teknik adam varsa, apayrı bir gurur.