Sihirli formül!

A -
A +

Ekonomi yönetimi çok cesaretli bir adım atarak, IMF'den daha güçlü bir çıpa olan, mali kuralı açıkladı. İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta bu formüle bağlı kalarak uluslararası piyasaların ve kendi piyasamızın güvenini kazanacağız. Bu formül, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki 10 yılının yol haritası olacak. Hükümetlerin orta vadede mali disiplinle ilgili olarak alacağı kararlarda hangi sınırlar içinde davranabileceğini belirleyen düzenlemeye mali kural deniliyor. Mali disiplin, borç stokunu belli düzeylerde tutmayı ya da belli düzeylere çekmeyi amaçladığı için bazı ülkeler borç stoku üzerine mali kural koymayı seçiyor. Türkiye'nin kamu harcama ve borçlanma politikasına yasal sınırlar koyacak bu kural iki ana ölçüye dayanıyor: Bütçe açığı ve büyüme hızı. Meclise sunulan teklifte bütçe açığı hedefi yüzde 1, potansiyel büyüme yüzde 5 olarak belirlenmiş. Biliyorsunuz bütçe açığı ne kadar düşük olursa kamu borcunun milli gelire oranı da o kadar hızla aşağı düşüyor. Bütçe açığı hedefinin çok küçük tutulmuş olması, faizlerin de düşük kalmasını sağlayacak. Mali kuralın en dikkat çekici tarafı, belediye borçlanmalarına, yatırımları kadar izin vermesi. Haziran ayında bu hedefler mecliste kabul edildikten sonra yürürlük başlayacak. Sistem İsviçre, İngiltere, İsrail, ABD, Brezilya, Şili, Yeni Zelanda gibi ülkelerde ve ayrıca AB ülkelerinde de uygulanıyor. Peki mali disiplin ne sağlayacak? Bir defa seçim ekonomisi rafa kalkacak. Kimse kaynağı belli olmayan harcamayı yapamayacak. Taşlar yerli yerine oturacak. Yerli ve yabancı yatırımcılar önlerini net bir şekilde görecek. Gelecekten kesinlikle kaygı duymayacak. Altını çizerek söylüyorum, bu mali kural kredi notumuzun kısa sürede artışını sağlayacak. Türkiye gelişmiş ülkeler safına RESMEN katılacak. Nitekim bakın kural açıklandıktan sonra, ünlü reyting kuruluşları ve yatırım bankaları, bu gelişmeyi son derece olumlu bulduklarını belirttiler. Merkez Bankasının enflasyonla mücadelede eli güçlenecek. Zira faizler rahatlıkla kontrol altında tutulacak. Türkiye borç krizi altında inleyen AB ülkelerinden pozitif yönde ayrılacak. Borç yükü yarıya inecek. Kayıtdışı azalacak, vergi gelirleri artacak. Yabancı yatırımcılar akın akın ülkeye gelecek. Fon girişi yoğunlaşacak. Mali kural sayesinde uzun dönemde sürdürülebilir açık ve sürdürülebilir borç düzeyine kavuşacağız. Risk primimiz düşecek. İç ve dış kaynaklar çok etkin ve verimli biçimde kullanılacak. Yani kendi ayaklarımız üzerinde yürümeyecek, koşacağız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.