41 kere maşallah!

A -
A +

Türk sanayinde yapısal bir bozukluk var. Aslında bizi çıkmaz kuyuya attılar, çıkmak için çırpınıyoruz, nafile, belimiz bağlı.. Yabancılar bizdeki tüketim alışkanlığını gördü, yatırım yapıyoruz diyerek montaj sanayi kurdular. Malların ana parçalarını kendi ülkelerinde üretiyorlar, sonra bunları bize satıyorlar. Buradakilerle birleştirip üzerine de "Made in Turkey" damgasını vuruyorlar. Eloğlu bize çalışıyor diye seviniyoruz. Oysa kazın ayağı öyle değil. İhracat yapmak için bu ara malını ithal etmek mecburiyetindeyiz. Her yıl kamyon dolusu dövizimiz yabancı kuruluşların kasalarına giriyor. Sonra çıkıp öğünüyoruz, 135 milyar dolarlık ihracat yaptık, diye. 200 milyar dolarlık ithalattan kimse bahsetmiyor. Kazandığımızdan daha fazla döviz harcamak zorunda bırakıldık. Yabancı parayla satın alınan mal ve hizmetleri üretmede geri kaldık. Her ay kendi imkânlarımız ile elde ettiğimiz dövizden 5-6 milyar dolar daha fazla döviz kullandık. Döviz açığımız büyüdü. İşte buna "cari açık" deniyor. Döviz açığı, milli gelire bakılarak tayin ediliyor. 2011 sonunda %10'lara dayandı. Özetle söylemek gerekirse, 100 dolar tutarında mal sattık, karşılığında 110 milyon dolarlık mal aldık. Merkez Bankası bu tabloyu görünce, faiz koridorunu genişletti, tahvillerimiz cazibe kazandı. Yurt dışından döviz girişi arttı, Türk Lirası değer kazanmaya başladı. Kurlar düşünce ithal malların tüketimi arttı. Tekrar başa mı dönüyoruz, sorularını soranlar arttı. Bu problemi çözmek için en kesin yol ithal ettiğimiz ara mallarının büyük kısmını kendimiz üretmemiz lazım. Ama bunun için de teknolojik altyapı ile gerekli olan maden cevherine sahip olmamız lazım. Önemli kısmını üretmeye başladık, ama yeterli değil. İşte bakın Başbakan Erdoğan'ın ısrarla üzerine basa basa yaptığı çağrıya karşılık %100 yerli otomobil yapacak babayiğit bir türlü ortaya çıkmıyor. Herkes hazır alıp, üzerine kârını koyup satmaya alıştı. Elini taşın altına sokmak istemiyor. Şimdi bütün ümitler bu ay sonunda çıkacak olan yeni teşvik sisteminde. Hükümet bütün imkânları seferber etti. 10 yıl vergi yok, arazi bedava, sigorta primi ile enerji fiyatı düşük, yeter ki gel, diyor. Avrupa ülkeleri küçülürken biz hızla büyüyoruz. İşte sanayi üretimi yıllık 8.9 arttı. Bu tablo beni hem sevindiriyor, hem korkutuyor. Seviniyorum, zira tüm ülkede refah payı artıyor. Korkuyorum, bizi kıskanıyorlar. Bakın her gün gerek siyasi, gerekse ekonomik açıdan bizi zora sokmak için türlü planlar gündeme geliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.