Acele ‘güven' aranıyor

A -
A +

Siyasette istikrar sağlanmadan iki yakamız bir araya gelmeyecek. Bu konuda biz yazmaktan bıktık, Ankara'dakiler konuşarak ortalığı karıştırmaktan usanmadı. Ne oluyor yani? Atılan taş ürkütülen kurbağaya değse bari. O da yok.. Öyleyse bu bir kaşık suda kopartılan fırtına niye? Tek kelime ile siyasi çıkar!.. Yarın oy istemek için karşılarına çıkacakları vatandaşlara söyleyecek bir "malzeme" olsun diye bu fırtınaları yaşıyoruz. Yazık.. Çok yazık. Gerçek anlamda ülkesinin geleceğini düşünen bir liderimiz yok. Türkiye için en büyük kayıp bu aslında.. Piyasaya 600 milyon dolar lâzım Haftaya yüzde 87.50 bileşik faiz seviyesinden başlayan bono piyasası, dövize endeksli olarak hareket etti ve yüzde 92'leri görerek bir kapanış yaptı. Hazine'nin 154 günlük bono ihalesine kamu ve fon bankaları katılmamasına rağmen 2.6 katrilyonluk teklif alması ve sonuçta yüzde 89.83 faizle 1.6 katrilyonluk satış yapması faizlerin ineceğine dair iyi bir işaretti. Ancak aynı akşam Mesut Yılmaz'ın Ulusal Güvenlik konusuyla ilgili olarak sözlerine Genelkurmay'dan sert bir cevap gelince ortalık yeniden toz duman oldu. Döviz alevlendi, borsa inişe geçti, faiz burnunu havaya dikti. İthalat alımları ve ay sonuna kadar bankaların ödemek zorunda oldukları yaklaşık 600 milyon dolarlık bir sendikasyon kredisi yüzünden döviz talebi arttı. Buna bir de siyasetteki gergin atmosfer ve halktan da yoğun bir istek eklenince dolar 1 milyon 400 bin lirayı devirdi. 3 aylık ihaleye hücum Çarşamba günü 1 katrilyonluk itfası bulunan Hazine yarın 3 aylık bono ihalesi düzenliyor. Buraya gelecek teklif miktarı ve ihaleden çıkacak olan faiz oranı önemli. Merkez Bankası bilançosuna bakıldığında yatırımcıların düşük kalan TL mevduatından çıkarak getirisi yüksek olan kısa vadeli bonolara kaydığı açıkça görülüyor. Bu yüzden bu ihaleye aşırı talep olacağı kesin. Hazine ihalesinden olumlu bir sonuç elde edilse dahi bunun kalıcı olacağını düşünmüyoruz. Döviz piyasasını yakından izleyen bonocular dövizde kesin ve kalıcı bir iniş trendi görmedikçe uzun vadeli kâğıtlara itibar etmeyeceklerdir. Huzur kalmadı Herkes endişeli. Özellikle koalisyonu oluşturan siyasi partilerin önümüzdeki günlerde gerek ulusal güvenlik gerekse anaya değişikliği sebebiyle başlatabilecekleri tartışmalar piyasaları inanılmaz ölçüde huzursuz ediyor. Cuma günü Merkez Bankası olduğu tahmin edilen bir satıcı piyasaya girerek yoğun döviz satışında bulundu ve biraz olsun tansiyonu düşürdü. Bankalar, Merkez Bankası'ndan yeterli bir destek göremedikleri için döviz satışı yapmaya çekiniyorlar. Bu yüzden güvensizlik ve belirsizliğin hakim olduğu piyasada döviz sürekli yukarı gidiyor. Merkez Bankası son açtığı 60 milyon dolarlık ihalede dolar kurunu 1 milyon 399 bin lira olarak belirleyince, piyasalara ABD para biriminin fiyatının 1 milyon 400 bin liranın altına inmesini istenmediği şeklinde yorumlandı. Halk desteği mi? Hak getire! Dövizdeki tansiyonun düşmesi için öncelikle piyasalarda arz-talep dengesinin oluşması lâzım. Bunun için de birinci şart döviz satışlarının başlaması. Bu da gelip güvene dayanıyor. Şubat krizinde bir anda kendini ateşin ortasında bulan yatırımcıların hükümete ve onun uygulamakta olduğu programa güven duyması gerekiyor. IMF tarafından Türkiye için yayınlanan son raporda altı çizilerek ön plana çıkarılan "Hükümet uyguladığı ekonomik programa halk desteğini sağlamalı" konusuydu. Bu destek nasıl sağlanacak? Güvenle.. Güven nereden geçiyor? Hükümetin uyumlu çalışmasından.. Uyumlu çalışma ne demek? Haftanın 7 günü birbirlerinin aleyhinde demeç vermemek... Ulusal Güvenlik konusunu ortaya atarak zihinleri bulandırmamak... İşadamı hükümete güvenmiyor, üretimi artıracak kararlar almıyor. Yabancı finans kuruluşları hükümete güvenmiyor, Türkiye'ye kredi açmıyor. Uluslararası kredi kuruluşları hükümete güvenmiyor, notumuzu üstüste kırıyor. Yatırımcı hükümete güvenmiyor, parasını dövize bağlayıp sırtını duvara dayıyor. Herkes dolar topluyor İşsizlik dağları aştı. Sosyal patlamadan ciddi ciddi söz ediliyor. MGK bu konuda hükümeti defalarca uyarıyor. Herkes isyan noktasında. Kimsenin yüzü gülmüyor. Zira her gün yeni bir zam haberiyle beli kırılıyor. Şimdi soruyoruz: Bu ortamda hangi yabancı gelir de bu ülkeye yatırım yapar ve para kazanma hayaliyle yaşar.. İhracatçıdan sanayiciye, bankacıdan sade vatandaşa, turizmciden tüccara, kimse elindeki doları satmak istemiyor. Doların bugün gerçek değeri 1 milyon 200 bin lira olması lâzım. Ancak belirsizlik ve güvensizlik nedeniyle sığ piyasada 1 milyon 400 bin lirada. Ve her an 1 milyon 500 bin liraya fırlayabilir. Borsa dövizdeki bu çıkış yüzünden bir türlü toparlanamıyor. Eğer risk almak isteyen varsa buyursun kâğıt alsın. Geceleri yatak yerine ayakta geçirmeyi düşünenler parasını hisse senedine bağlasın. Kimse orta ve uzun vadeyi düşünmüyor. En kısa sürede yani 1 hafta içinde paramı nereye koyarsam rahat ederim diyor. Ve sonunda dövizde karar kılıyor.. Bizi seçim paklar... Kimse yarın ne olacağını bilmiyor. Bekliyoruz, bu hafta hangi siyasi lider çıkıp ortalığı karıştıracak bir açıklama yapacak diye.. Bizi ancak seçim paklar. Güvenilen isimler işbaşına gelmek zorunda. Biz bu seçim ekonomisini kaldıramayız diyorlar. Aslında bildikleri şu: Bu ortamda halkın karşısına çıkarlarsa korkunç bir darbe yiyecekler. Bu yüzden seçimin lafını bile ağızlarına almak istemiyorlar. Boşa geçen her 3 ayda bir, seçim ekonomisi kadar yük sırtımıza biniyor. Ve bunun faturasını ağlaya-sızlaya halk ödüyor. İşte bizim acı kaderimiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.