Vergiler arttı, fiyatlar zamlandı, herkesin yüzünden düşen bin parça. İnsanlar vermekten hoşlanmaz, devamlı almak ister. Bütçenin geliri olacak ki, birilerine para verilsin. Birileri para verecek ki, başkaları alabilsin.
Bizde başı sıkışan hemen “Devlet teşvik versin... Devlet yardım etsin...
Devlet maaşı artırsın...” der. Der de... “Ne kadar köfte, o kadar ekmek” misali... Ne kadar vergi... o kadar harcama… Deprem felaketinden zarar gören vatandaşların ihtiyaçları ve kamu idarelerinin yapı stokunda oluşan zararların giderilmesi için toplam 527 milyar lira harcanacak. Maaş zamları ve sosyal ödemeler dolayısıyla merkezî yönetim bütçesinden 762 milyar lira para verilecek. Bu paraların karşılanması için 1,15 trilyon liralık ek bütçede 3 büyük harcama dikkat çekiyor.
Mal ve hizmet giderleri 100 milyar lira. Cari transferler, 258 milyar lira. Bunlar üretim gerçekleştirilirken söz konusu olan tüketime yapılan ödemeler, cari giderlerdir. Örneğin bir devlet dairesinin ısınma, elektrik, kırtasiye giderleri, çalışanlara yapılan maaş ve ücret ödemeleri cari giderdir. En büyük kalem 483 milyar lirayla sermaye transferleri. Bunlar karşılıksız olarak yapılan bir bütçe gideridir. Kişi veya kurumların bina vb. inşaat işi, ulaşım aracı, makine-demirbaş gibi sermaye niteliğindeki harcamalarını karşılamak için yapılan ve vergi gelirlerimizle finanse edilen bütçemizden yapılan kaynak aktarımlarıdır. Döviz kurları, serbest kalınca pahalandı, ama Merkez Bankasının rezervleri arttı, vergiler arttı, mal ve hizmet fiyatları yükseldi.
Enflasyonu düşürmek için bütçe açığını daraltmak gerekiyor. Bunun için de vergiler arttırılıyor. ÖTV gelir tahsilatı 307 milyar liralık artışla 819 milyar liraya yükseltildi. Özetle 2023 yılı bütçesinde hedeflenen 3 trilyon 674 milyar TL’lik vergi tahsilatı 4 trilyon 824 milyar liraya çıkarıldı.
Bütçedeki açık büyürse Hazine borçlanarak karşılar, ama bu defa faizler yükselir, ekonomi kilitlenir. Bütçenin yani devlet harcamalarının ana kaynağı vergidir. Ekonominin sağlıklı yapıya kavuşması için acil olarak vergi düzenlemesine gidildi. Vergiler sadece bütçeye gelir bulmak, bütçe açığını kapatmak için arttırılmadı. Asıl amaç tüketimi kısmak ve %11’lere düşen tasarrufu çoğaltmak. Tasarruf ya gönüllü artırılır ya zorunlu artırılır. Zorunlu tasarruf “vergi yolu ile halkın ve şirketlerin gelirini toplamak” onların harcayacakları parayı azaltmak demektir. İç tasarrufları artırmak için tüketimi frenlemek gerekiyor. Tasarruf oranı makul düzeye ulaşıncaya kadar vergiler yükseltilecek, sonra düşürülecek. ÖTV artışı cari açığı daraltacak. Hayat pahalandı. Ekstra harcama kapısı kapandı. Evet manzara hiç de iç açıcı değil. Ama eğer hastayı ayağa kaldırmak istiyorsak acı ilacı içireceğiz, başka çare yok... Ya bu deveyi güdeceğiz ya bu deveyi güdeceğiz...