Piyasalar açıklanan göstergelerle yoluna devam ediyor. Peki bunlar ne anlama geliyor.. Rakamları nasıl okumamız lazım. Haberlerde ön plana çıkan veriler gerçekten görüldüğü gibi mi? Bugün kısaca bunlara değineceğim.. Enflasyon yani fiyatlardaki artış, sebep değil sonuçtur. Bir ülkenin bütçe açığı artarsa, bunu borçlanarak kapatır. Bu görev hazineye aittir. Hazine ihale açar, devlet tahvili satar. Açık büyükse yüksek faiz ödenir, borç yükü büyür. Faiz yükselince krediler artar, fiyatlar şişer, geçim zorlaşır, vatandaş isyan eder, huzursuzluk artar. Bu yüzden hükümetlerin birinci görevi enflasyonu düşük tutmaktır. Türkiye'de TÜFE 8.17, ÜFE 6.33 düzeyinde.. Gösterge faizde tavan %7.75... Vatandaşın ürettiği mal ve hizmetlerin toplamına gayri safi milli hasıla denir.. Bundan sermaye kullanımı düşülünce net milli gelir rakamı elde edilir. Kişi başına düşen yıllık milli gelir, gayrisafi milli hasıla rakamı nüfusa bölünerek bulunur. Milli gelir artıyorsa refah payı da yükseliyor demektir.. Gayri safi milli hasıladaki artış hızı büyüme oranını gösterir. Bir ekonominin sağlıklı olup olmadığı büyüme hızıyla anlaşılır. Rakam artı ise ve bir önceki yıla göre yükseliş varsa olumlu algılanır. Eksi çıkması, yatırımların azalması, işsizliğin artması anlamına gelir, ki bu tablo felaketin habercisidir. Türkiye'nin 2012 yılındaki gayrisafi yurtiçi hasılası cari fiyatlarla 1.4 trilyon lira olarak gerçekleşti. Bunu 75 milyonluk nüfusa böldüğünüzde milli gelirin 10 bin 500 dolar olduğunu görürsünüz. 2002'de bu rakam 3492 dolardı. Refah payı tam 3 kat artmış.
Parasal göstergelerin en önemlisi bütçe açığıdır. Devletin giderleri ile gelirleri arasındaki farktır. Bu yılın 8 ayında 231 milyon TL bütçe fazla verdi, yani gelir, gideri aştı. Bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya olan oranı %3'le Maastricht kriterlerine tam uygun. Sağlam bütçeye sahip olan ülke tüm borçlarını öder, harcamalarını da rahat yapar. Dış ticaret açığı, ülkenin toplam ithalatıyla ihracatı arasındaki farktır. Enerjiye ödediğimiz yüklü fatura ve ara malı ithal ettiğimiz için bu rakam yüksek. Mesela otomobil üretiyoruz, motorunu dışardan alıyoruz. Türkiye'nin en zayıf karnı burası.. Dış ticaret açığı yüksek olan ülkelerin para birimleri değer kaybeder. 1 yıl içinde mal ve hizmet alış verişlerinden dolayı döviz harcamaları döviz gelirlerinin altında kalıyorsa, açık var demektir. Cari işlemlerin ilk bölümünde ithalat ve ihracat yeralır. Bir de görünmeyen kalemler vardır. Turizm gelir ve gideri arasındaki fark. İşçi gelirleri, kar transferleri. cari işlemler dengesi sürekli açık veriyorsa, yurtdışından fon girişi azalır, problem büyür. 7 aylık cari açığımız 42.1 milyar dolar oldu. Hemen hatırlatıyorum, bu cari açık devletin değil özel sektörün. Ama onlar işini biliyor, verimli çalışıyor, aldığı borçları ödemesi yeni borç bulamaz. Türkiye, dünyanın yeni sanayileşen ülkeler arasındaki yerini almıştır. Tarım ürünleri, tekstil, motorlu araçlar, gemiler ve diğer ulaşım ekipmanları, inşaat malzemeleri, tüketici elektroniği ve beyaz eşya gibi sektörlerde dünyanın lider üreticileri arasındayız. Türkiye, Müslüman dünyasının en zengin ülkesi olduğu için, düşmanlar içerde ve dışarıda her fırsatta ona zarar vermek için heryolu deniyor.