Dershane olayına ekonomik açıdan bakarsak ortaya müthiş bir Pazar çıkıyor. Aileler her yıl öğrenci başına sınava hazırlama kurslarına büyük şehirlerde ortalama 5 bin, taşrada 2 3 bin TL para ödüyor. Bu da yılda kabaca 7 milyar TL'nin dersane kasalarına aktığı anlamına geliyor. Bu para Fatih Projesi için mali bütçeden ayrılan 1.4 milyar TL ve ücretsiz ders kitabı için ayrılan 3.4 milyar TL'den daha fazla. 3 bin 640 dersane bulunan Türkiye'de üniversite sayısı ise 179. Yani öğrencileri üniversite kapısından içeri sokmak isteyen dersanelerin sayısı üniversitelerin neredeyse 20 katı. Bu 179 üniversitenin toplam öğrenci alma kapasitesi 800 bin. Dersanelerin öğrenci sayısı ise 1 milyon 219 bin. Yani her sene 419 bin kişi boşa para ödüyor. Başka bir ifadeyle 2.1 milyar TL'yi sokağa atılıyor veya dershane yöneticilerinin cebine giriyor. 200 bin öğretmenin bu işten ekmek yediği belirtiliyor. Madalyonun arka yüzünde fakir fukaranın aşından artırarak 1 yılda verdiği binlerce lira var. Evlatlarının üniversitede iyi bir yer kazanması için bu paralar ne kadar büyük fedakarlıklarla toplanıyor, ancak yaşayan bilir. Dershaneler eğitimdeki eksiklikleri gideriyor, çocukları topluma hazırlıyormuş. O zaman okulları tamamen kapatalım tüm eğitimi dershaneler versin.. Hükümet problemi kökünden halletmeye kalkınca hedef tahtası oldu. Ülkedeki çarpık, dengesiz eğitim sistemi yasalarla düzeltildi. Artık meslek liseleri var. Çocuklarımız hayatları boyunca hiç kullanmayacakları bilgileri öğrenmek zorunda değil. Tam tersi her an karşılaşacakları eğitimi alıyor. Meslek erbabı oluyor, altın bileziğe sahip oluyor. Artık öğrencilerin hayatları garanti altında. Aynen batı ülkelerinde olduğu gibi. Dershanelerin varlık sebebi olan üniversiteyi bitirerek, iş sahibi olma endişesi kalmıyor. Bugün 13 milyon üniversite mezunu gencin işsiz olduğunu düşünürseniz, başlatılan bu eğitim reformunun ne kadar isabetli olduğunu görürsünüz. Verilen eğitim ile yapılan sınav arasında farklılık kalmayacak. İşte bu tablo alıştıkları düzenin yıkılacağını görenleri çıldırtıyor. İktidar, özel okul haline gelin, size öğrenciyi ben göndereceğim, diyor. Bu teklif onları heyecanlandırmıyor. Zira bunların yüzde 90'ı, 50 metrekareyi geçmeyen kurumlar. Yani okula dönüşme şansları yok. Kanun taslağında var. Dershane öğretmenleri sınava girmeden kamu kurumlarına atacak.. Bu düzen sonsuza kadar devam etmeyecekti, bunu kendileri de biliyor. Birgün sona erecekti, işte on gün, bugün.. Öğretmen mağdur olmayacak, öğrenci mağdur olmayacak, peki bu vaveylayı kim koparıyor? Dershane sahipleri.. Bağıracakları yerde birleşip özel okula dönüşsünler, olsun bitsin..